Baykuşların uğursuz sayılmasının nedeni, eski çağlardan beri farklı kültürlerde yaygın olan bir batıl inançtır. Çinlilerde baykuş görmek felakete alâmettir, mutluluk ve servet habercisi ankanın karşıtıdır çünkü karanlığı simgeler. Yahudilerde baykuş, Tanrı’nın gazabını çeken Lilith’in sembolüdür. Hristiyanlarda baykuş, şeytanın ve cadıların hayvanıdır. Bazı Avrupa ülkelerinde baykuşun ötmesi, yakında birinin öleceği anlamına gelir. Bu gibi inançlar, zamanla Türk kültürüne de sirayet etmiştir.
Baykuşlar Türk Kültüründe Nasıl Bir Yere Sahiptir?
Baykuşlar, Türk kültüründe uğursuz sayılmasına rağmen, aslında çok önemli bir yere sahiptirler. Türk mitolojisinde baykuş, bilgeliğin ve fedakarlığın sembolüdür. Anneyle bir tutulur. Manas Destanı’nda “baykuş ana” diye bir varlıkla karşılaşırız. Bu da baykuşun ne kadar değerli olduğunu gösterir. Baykuşun “ana” rolü almasının sebebi ise oldukça duygusaldır. Yavrularını doğurduktan sonra onlara canla başla bakar. Ancak yavrular annelerinin kafasının üstüne çıkmaya çalışır, yuvaya atlarlar. Bu anlarda da tırnakları annenin gözüne batıp kör kalmasına sebep olabilirler. Bu fedakarlıkları "ana"ları hatırlattığı için “baykuş ana” lakabını almışlardır.
Baykuş ayrıca “bilge kuş” olarak da tasvir edilir. Bu bilgelik baykuşu kartalla birlikte şaman kıyafetlerinde pençelerinin kullanılmasına sebep olmuştur. Başlıklarında da baykuş tüyü kullanılır.
Türk kültüründe bir de atasözü vardır: “Baykuşun kısmeti ayağına gelir.” Bu atasözü, Hz. Süleyman’ın baykuşu ödüllendirdiği ve hiçbir zaman yiyecek aramadığı rivayetine dayanır.
Hz. Süleyman ile Baykuş Arasındaki Konuşma
Hz. Süleyman (a.s), Allah’ın kendisine verdiği mucize sayesinde hayvanların dilinden anlayabilirdi. Bir gün huzuruna bir baykuş geldi. Hz. Süleyman ile baykuş arasında şu konuşma geçti:
Hz. Süleyman: Ey baykuş, ben biliyorum ki arpa, buğday vb. hububat yemezsin, acaba neden?
Baykuş: Ya nebiyyallah, Adem ile Havva o hububatı yedikleri için dünyaya sürüldüler. Ben de onun için yemem.
Hz. Süleyman: Ben biliyorum ki, sen su da içmiyorsun, neden acaba?
Baykuş: Ey Allah’ın peygamberi, Nuh (a.s)'ın kavmi suda boğuldu. Ben de suya tövbe ettim.
Hz. Süleyman: Peki neden mamur yerlerde değil de harap yerlerde yaşarsın?
Baykuş: Harap yerler Allah’ın mirasıdır, sahipsizdir. Ben insanların sahip olduğu binaya konmam.
Hz. Süleyman: Harabelerde neden ötersin?
Baykuş: Ey dünya nimetlerine aldananlar, gördüğünüz harabeyi görüyor musunuz? Siz de bir gün bunun gibi harap olacaksınız, demek isterim.
Hz. Süleyman: Peki evlerin üstünden uçarken ne diye ötersin? Ne demek istersin bununla insanlara?
Baykuş: Ey ademoğlu yazıklar olsun sana. Arkanda bu kadar başkaldırı ve günah, önünde de bu kadar keder ve bela varken nasıl dünya nimetlerinden lezzet alıp neşelendiğinize şaşarım.
Hz. Süleyman: Neden gündüz uyur da gece uyumazsın?
Baykuş: Ey Allah’ın nebisi, gündüz ademoğullarının nefislerine uyup zulümlerinin çoğaldığı zamandır. Onlardan kaçarım ki zulümleri bana erişmesin. Gündüz uyurum ki, onların yaptıklarını gözlerim görmesin.
Hz. Süleyman: Ya sabaha kadar ne zikredersin?
Baykuş: Ey insanlar, uykunuzu ve gafleti bırakın artık. Ahiret için tedarik görüp, azık hazırlayın. Sonra beni yaratan Allahü azimüşşanı noksan sıfatlardan tenzih ederim.
Hz. Süleyman: Ey baykuş, insanlar seni uğursuz sayarlar. Halbuki senin kadar insana acıyan ve nasihatte bulunan yokmuş.
Baykuşun Nasihatleri Nelerdir?
Baykuşun Hz. Süleyman ile yaptığı konuşmadan çıkarabileceğimiz bazı nasihatler şunlardır:
Dünyanın geçici olduğunu ve ahiretin ebedi olduğunu unutmamak.
Dünya nimetlerine aldanmamak ve şükretmek.
Zulüm ve günah işlememek ve Allah’ın emirlerine uymak.
Uykuya ve gaflete dalmamak ve ibadet etmek.
Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih etmek ve O’na tevekkül etmek.
Baykuşlara Nasıl Davranmalıyız?
Baykuşlara karşı batıl inançlara kapılmamalıyız. Onlar da Allah’ın yarattığı canlılardır ve bize bir zararları yoktur. Aksine bize birçok ders verirler. Baykuşlar, gece avlanarak beslenen hayvanlardır ve doğal yaşam döngüsünün bir parçasıdırlar. Onları öldürmek veya yakmak gibi vahşi davranışlardan uzak durmalıyız. Onlara saygılı olmalı ve hak ettikleri yaşam alanlarını korumalıyız.