Osmanlı cellatlarının mezarlarına kimse dokunamıyor! Öldükten sonra bile..
Osmanlı döneminde en korkulan ve nefret edilen kişiler olan cellatlar, öldükten sonra bile huzur bulamıyor. İstanbul'da iki yerde bulunan cellat mezarlıkları, halk tarafından lanetli kabul ediliyor. Bu mezarlıklarda yatan cellatların kim oldukları, ne zaman öldükleri ve nasıl yaşadıkları bilinmiyor. Mezar taşlarında sadece dikdörtgen şekilli taşlar var, üzerlerinde hiçbir yazı veya işaret yok. Cellatların mezarlarına dokunmak isteyenler ise, lanetlenmekten veya hastalanmaktan korkuyor.
Osmanlı Mezar Taşları Nasıl Okunur?
Osmanlı mezar taşları, taş işçiliğinin en güzel örnekleriyle doludur. Mezar taşlarındaki başlıklar, semboller, şekiller ve motifler ölen kişinin cinsiyeti, mesleği, rütbesi, sanatı ve tarikatına göre değişir. Mezar taşlarındaki yazılar ise mensur veya manzum olarak ikiye ayrılır. Mensur yazılar vezinsiz ve kafiyesiz düz yazılardır. Manzum yazılar ise vezinli ve kafiyeli şiirsel yazılardır. Mezar taşlarındaki yazılarda genellikle şu bölümler bulunur: Başlık, serlevha (başlık altındaki ilk yazı), kimlik tanımı (isim ve soyisim), dua (ölüye yapılan dua), tarih (ölüm tarihi). Mezar taşlarındaki yazılarda celi sülüs, celi talik ve kufi gibi yazı çeşitleri kullanılır.
Osmanlı Mezar Taşları Nerede Bulunur?
Osmanlı mezar taşları, Osmanlı İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü coğrafyanın birçok yerinde bulunur. İstanbul'da özellikle Eyüp, Üsküdar, Karacaahmet, Edirnekapı ve Yedikule mezarlıklarında çok sayıda Osmanlı mezar taşı vardır. Bunların arasında devlet adamları, paşalar, vezirler, şehzadeler, şairler, alimler, zanaatkarlar ve dervişler gibi önemli kişilerin mezar taşları da bulunur. Osmanlı mezar taşları aynı zamanda bir sanat eseri olarak da değerlidir. Mezar taşlarındaki süslemeler, motifler ve yazılar Osmanlı sanatının estetik ve zenginliğini yansıtır. Osmanlı mezar taşları, tarihi, kültürel, sosyal ve edebi açılardan bize çok önemli bilgiler verir.