Osmanlı cellatlarının mezarlarına kimse dokunamıyor! Öldükten sonra bile..
Osmanlı döneminde en korkulan ve nefret edilen kişiler olan cellatlar, öldükten sonra bile huzur bulamıyor. İstanbul'da iki yerde bulunan cellat mezarlıkları, halk tarafından lanetli kabul ediliyor. Bu mezarlıklarda yatan cellatların kim oldukları, ne zaman öldükleri ve nasıl yaşadıkları bilinmiyor. Mezar taşlarında sadece dikdörtgen şekilli taşlar var, üzerlerinde hiçbir yazı veya işaret yok. Cellatların mezarlarına dokunmak isteyenler ise, lanetlenmekten veya hastalanmaktan korkuyor.
Cellatlar Neden Dilsiz ve Sağırdı?
Osmanlı'da cellat olmak, bir meslek değil, bir cezaydı. Cellatlar genellikle Hırvat ve Çingeneler arasından seçilirdi. Cellat olacak kişilerin dilleri kesilir, sağır olmaları sağlanırdı. Böylece kurbanlarının son sözlerini, çığlıklarını duymaz, yaptıkları işten etkilenmezlerdi. Cellatlar, padişahın fermanı ile idam edilecek kişileri, Topkapı Sarayı bahçesindeki cellat çeşmesinin önünde kılıçla veya kementle öldürürlerdi. Öldürülen kişinin cesedi ve üzerindeki eşyalar cellatın malı sayılırdı. Cellat cesedi isterse atar, isterse yakınlarına parayla satar ya da gömerdi.