O isim yıllar sonra yeniden gündemde! 2001’de Ecevit’e yazar kasa fırlatan esnaf konuştu: Bugün gidişattan memnunum
2001 yılında yaşanan ekonomik kriz sırasında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e yazar kasa fırlatarak protesto eden esnaf Ahmet Çakmak, 20 yıl sonra suskunluğunu bozdu. Çakmak, o dönem yaşadığı zorlukları, bugünkü ekonomik durumu ve sosyal medyada kendisine yönelik yapılan eleştirileri anlattı.
Bugünkü Ekonomik Durum Hakkında Ne Düşünüyor?
Çakmak, 2001 yılındaki ekonomik kriz ile bugünkü ekonomik durumu kıyaslayarak, son iki aydır ülkede bir düzelme olduğunu ve gidişattan memnun olduğunu ifade etti. Çakmak, şunları söyledi: “Kasayı fırlattım sonra eve gidip gardırobun tahtalarını yakmaya başladık. Koltukları yaktık. Sobada yakabileceğimiz ne varsa evde onu yaktık. Bugün ekonomik kriz var diyorlar. Evet, bir sorun olabilir. Son iki aydır ülkede bir düzelme var. Aldığımız maaşlar düzeldi. Marketler fiyatlarını sabitledi. Şu an ben gidişattan memnunum ama 2001 yılında ülkenin yüzde 40’ı gecekondularda yaşıyordu. Herkes soba kullanıyor, ekmek kuyruklarında bekliyordu. İnsanlar hastane kapılarında rehin kalıyordu.”
Sosyal Medyada Kendisine Yönelik Eleştirilere Nasıl Cevap Veriyor?
Çakmak, sosyal medyada kendisine yönelik yapılan eleştirilere de cevap verdi. Çakmak, kendisini Milli İstihbarat Teşkilatı veya AK Parti tarafından yönlendirildiği iddialarını reddetti ve bunların asılsız olduğunu söyledi. Çakmak, ayrıca sosyal medyada kendisine hakaret eden ve ölüm tehdidi gönderen 6 bin 150 kişi hakkında dava açtığını da belirtti.
Çakmak, şöyle konuştu: “Bazı kişiler çıkıp sosyal medya üzerinden ‘Yok bunu Milli İstihbarat Teşkilatı yaptırdı. Yok bunu devlet yaptırdı, yok bunu AK Parti yaptırdı’ gibi iddialar yazıldı. Sanki bu ülkede 20 yıl önce emniyet güçleri yoktu. Herkes eleştirisini hakarete varmadığı sürece yapabilir. Her türlü eleştiriyi duyuyorum. Ben 6 bin 150 kişiyi mahkemeye verdim. Bana büyük hakaretlerde bulunuyorlar. Ölüm tehditleri alıyorum. Ben hiç bir yere çıkıp da 2 gün sonra ölürsem suçlusu şudur diyerek mektup bırakmadım.”