İtalya kültür bakanlığı yaptığı açıklamada, arkeologların Pompeii yakınlarındaki bir Roma villasında köleler tarafından kullanıldığı neredeyse kesin olan küçük bir yatak odası keşfettiklerini ve bulguların kölelerin antik dünyadaki düşük konumlarına ışık tuttuğunu söyledi.
Oda, yaklaşık 2.000 yıl önce Vezüv Yanardağı’nın volkanik patlamasıyla yok olan Pompeii surlarının yaklaşık 600 metre kuzeyindeki Civita Giuliana villasında bulundu.
(İlgili: Pompeii’deki Freskte Muhtemelen Pizzanın Atası Bulundu)
Sadece birinde şilte bulunan iki yatak, iki küçük dolap ve bir dizi çömlek ve içinde iki fare ve bir sıçanın kalıntılarının bulunduğu seramik kaplar vardı.
Kültür bakanlığı, “Bu ayrıntılar, o dönemde toplumun alt tabakalarının yaşadığı güvencesizlik ve kötü hijyen koşullarının altını bir kez daha çiziyor.” diyor.
Odada, yaşayan insanları zaptetmek için parmaklıklar, kilitler veya zincirler yoktu.
Pompeii Arkeoloji Parkı’nın yöneticisi Gabriel Zuchtriegel, “Görünüşe göre kontrol, fiziksel engeller ve kısıtlamalardan ziyade, esasen köleliğin iç organizasyonu aracılığıyla uygulandı.” diyor.
Civita Giuliana villasındaki kazılar 1907-1908’de ve yine polisin sitenin yasadışı kazıcılar tarafından yağmalandığını fark ettiği 2017’den itibaren yapıldı.
Arkeologlar, yataklardan birinin bir kısmının, yağmacılar tarafından villanın başka bir bölümüne erişmek için kullanılan bir tünel ile tahrip edildiğini söylüyor.
Vezüv Yanardağı MS 79’da patlayarak, Avrupa’nın en büyük yanardağlarından birinin altında yaşadıklarından haberi olmayan binlerce Romalıyı öldürdü. Patlama, antik kenti kalın bir kül tabakasına gömdü ve sakinlerinin ve binalarının çoğunu korudu.
Pompeii’de, son zamanlarda büyük ölçüde AB tarafından finanse edilen 105 milyon avroluk bir proje sayesinde, yıllarca süren çürüme ve ihmali durdurmayı amaçlayan arkeolojik faaliyetler gerçekleştiriliyor.
Kültür Bakanı Gennaro Sangiuliano yeni yaptığı açıklamada, koruma ve araştırma çalışmalarının devam edeceğini söylüyor.
“O dönemin maddi koşulları ve toplumsal örgütlenmesi hakkında öğrendiklerimiz, tarih ve arkeolojik araştırmalar için yeni ufuklar açıyor.”
