İstanbul
Açık
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7768 %-0.06
37,3867 %0.2
3.212,17 1,31
Medya Haber GÜNCEL Fransa’da 1962’den Beri Bir İlk! Hükümet Güvenoyu Alamadı, Düştü

Fransa’da 1962’den Beri Bir İlk! Hükümet Güvenoyu Alamadı, Düştü

Son dakika haberi… Fransa’da mecliste yapılan oylamada güvenoyu alamayan Başbakan Michel Barnier hükümeti düştü.

Son dakika haberi… Fransa’da Başbakan Michel Barnier liderliğindeki hükümet güvenoyu alamadı. 

Fransa'da sağcı popülist Ulusal Birlik (RN) partisinin, azınlıklık hükümetinden desteğini çekmesinin ardından Fransa Ulusal Meclisi'nde parlamentosunda hükümet hakkında gensoru verildi. 

Önergenin 331 vekilin oyuyla kabul edilmesinin ardından merkez sağ azınlık hükümeti düştü. 

Ayrıntılar geliyor…

“Macron'un şahsına yönelik bir harekâtın ötesinde”

Fransa’daki gelişmeyi yorumlayan Siyaset Bilimci Sinan Baykent, “Bu, salt Cumhurbaşkanı Macron'un şahsına yönelik bir "harekât"ın ötesinde anlam ihtiva ediyor.” dedi. 

Baykent’in yorumu şöyle:

“Fransa'da hükûmet düştü... Bu, salt Cumhurbaşkanı Macron'un şahsına yönelik bir "harekât"ın ötesinde anlam ihtiva ediyor.

1962'den beri ilk defa bir hükûmet, Parlamento tarafından engelleniyor (düşürülüyor). Birçok açıdan mühim bir manzara zuhur etti.

Mevcut "Beşinci Cumhuriyet" rejiminin bir çıkmazda olduğu aşikâr. Le Pen ve ulusal-sağ başroldeydi belki ama sosyalistler de süreçte hem öncü hem de adanmışça faaldiler. İsteksizce ama birlikte hareket ettiler. Başbakan Michel Barnier'nin bütçesini bir "sosyal yıkım programı" olarak nitelendirdiler. Ve Macron'un kurdurduğu (sağ tonları baskın) hükûmeti ortaklaşa alaşağı ettiler. Dolayısıyla kriz, "aritmetik" değil yapısal.

Fransa önce Sarı Yelekliler, ardından da çiftçi-köylü eylemlerinden (keza muhtelif seçim sonuçlarından) ders çıkarmakta hantal ve kibirli davrandı. Oysa bu olguları besleyen toplumsal dinamik hâlâ diri, canlı ve iradeli. Yerleşik kurumlar ise tasarım ve anlayış itibarıyla kadük kaldı...

Uzunca bir süredir Fransa'nın gündemini sağ-popülistler ve sol-popülistler belirliyor. Bu iki kutbun ayrıştığı başlıklar da çok, birleştiği başlıklar da. Nitekim toplumsal hareketlerin heterojen kimliği bunu ispat ediyor. Vaktiyle (2019 başları olmalı yanılmıyorsam), "bu düğüm ancak milliyetçiler içlerindeki anarşist çocuğu uyandırırlarsa yahut sosyalistler milliyetçileşirse çözülür" diye yazmıştım. Hâlâ aynı görüşteyim. Fransa'nın siyâsî kültür genetiği çok özgün ve kendine has. Diğer Avrupa ülkeleri bağlamında "imkânsız" ve hatta "absürt" gelebilecek manevralar, Fransa'da olağanlığın içinde eriyebiliyor.

Doğrusu, bugün parlamentarizm çarkının Fransızların tarihsel ândaki uslanmazlığını çözümlemekte kifâyetsiz kaldığı gerçeği her geçen gün yeni örneklerle biraz daha sabitleniyor. Dahası, dünya genelinde tecrübe edilen "liberal-demokratik çözülüş" zinciriyle uyumludur.

Üçüncü Dünya Savaşı riskinin, tehdidinin vs. gitgide daha gür sesle dillendirildiği bir vasatta - bilhassa da Avrupa'da - bir tür "Büyük Hizâlanma" arayışı-ihtiyacı göze çarpıyor. Velhâsıl, Fransa'nın hususî durumunu bu "makro" çerçeve eliyle de yorumlamak kâbildir.”

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *