AKP’nin seçim ekonomisi için başlattığı Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması, yeni ekonomi yönetiminin aldığı kararlarla sona eriyor. KKM havuzunda biriken 3 trilyon liralık mevduatın Türk Lirası’na dönüşmesi için teşvikler artırılırken, tasfiye sürecinin kur üzerindeki etkisi merak ediliyor.
SEÇİM SONRASI YENİ EKONOMİ POLİTİKASI
24 Haziran seçimlerinin ardından ekonomide yeni bir sayfa açan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Mehmet Şimşek’i getirirken, Merkez Bankası Başkanlığı’na da Hafize Gaye Erkan’ı atadı. Bu atamalar piyasalar tarafından olumlu karşılanırken, yeni ekonomi yönetimi parasal sıkılaştırma sürecine girdiğini ilan etti.
Merkez Bankası, faizleri artırarak enflasyonla mücadele etmeye başlarken, döviz dönüşümlü KKM hesaplarına uygulanan indirimli kıymet tesis uygulamasını da kaldırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Eylül’de açıklanan Orta Vadeli Program’ın tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, “Kur Korumalı Mevduat sistemimiz görevini yerine getirmiş, kur istikrarını sağlamada önemli katkı sağlamıştır. Kur Korumalı Mevduatlarımızın kur istikrarının pekiştiği bir zeminde, Türk Lirası mevduatlara dönüşmesinin yolunu açacağız.” dedi.
KKM HAVUZU 9 AY SONRA AZALDI
Bu kararların ardından bankalara TL mevduata yönelik hedefler belirleyen Merkez Bankası, bu hedefleri tutturamayan kurumları yüklü cezalarla tehdit etti. Bu hamlelerin sonucu olarak KKM havuzunda biriken toplam mevduat 9 ay sonra ilk kez azaldı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yayımlanan haftalık bülten, KKM havuzundaki toplam mevduatın 59.3 milyar lira düşerek 3 trilyon 348 milyar 325 milyon liraya gerilediğini gösterdi.
KUR KRİZİ TEHLİKESİ
Merkez Bankası’nın 21 Eylül tarihinde yapacağı yeni toplantının piyasalar tarafından yakından takip edildiği bir ortamda, KKM havuzundaki tasfiye sürecinin kur üzerindeki etkisi ise belirsizliğini koruyor. Ekonomistler, KKM havuzunda biriken toplam mevduatın 125 milyar dolarlık büyüklüğünün kur krizi riskini artırdığı uyarısında bulunuyor. Sürecin kontrollü yürütülmemesi ve havuzdaki mevduatın bir kısmının dövize yönelmesi halinde, 2021 yılında yaşanan kur şokunun tekrarlanabileceği endişesi dile getiriliyor.
