Mezara su dökme adeti, Türklerin şaman inancı taşıdıkları zamanlardan kalmıştır. Eskiden, ölülerin belli günlerde su içtiklerine inanılırdı, bunun için mezara su dolu bir tas bırakılır, ya da mezarın başına içi su dolu kulplu bir bardak asılırdı. Bunun için de bir tören yaparlardı. Bu inanç Makedonya’da 20. yüzyılın başlarına kadar devam etti.
Bu adet, Türkler müslüman olduktan sonra ilk zamanlar, mezara kulplu bardaktan su dökmeye dönüştü. Daha sonraları ise, kulpun da bardağın da önemi kalmadı ama gelenek, mezara su dökme şeklinde sürdü. Su, mezarın baş tarafından başlayarak ayak tarafına doğru dökülür.
Mezara su dökme uygulamasının dini bir yönü de vardır. Bu uygulama, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) sünnetidir. Bu sünnet ilk defa Peygamberimizin hanımı Hz. Hazret-i Mâriye’den olan oğlu İbrahim’in vefatında gerçekleşmiştir. Tebük dönüşü bir yolculuk sonrası hastalanan ve vefat eden Peygamberimiz’in oğlu İbrahim defnedildiğinde Peygamberimiz bu duruma çok üzülmüş, göz yaşları içinde şu sözleri söylemişti; “Göz ağlar, kalp de mahzûn olur, ancak biz Rabbimiz’in râzı olacağı sözden başkasını söylemeyiz! Vallâhi ey İbrâhîm! Biz senin firâkınla çok mahzûnuz!” buyurdu. (Buhârî, Cenâiz, 44; İbn-i Sa’d, I, 138) 1
Peygamber efendimiz (s.a.v) oğlu İbrahim’i defninden sonra bir taş getirilmesini emretti ve onu kabrin başına dikti. Hazret-i İbrâhîm’in kabri böylece bir alâmetle belirlendi. Sonrasında ise kabrinin üzerine su serpti böylelikle Peygambirimizin oğlu Hz. İbrahim mezarına ilk defâ su serpilen kişi oldu.
Hz. Peygamber (s.a.v) Efendimiz Sa‘d b. Muaz’ın cesedi defnedildikten sonra da kabrin üstüne su serpmişti. (107 İbn Mâce, Cenâiz, 38) 2 Söz konusu cenazenin tarihine bakıldığında ise, bu geleneğin Medine döneminin sonlarına doğru gerçekleşmeye başladığı biliniyor.
Mezara Su Dökmenin Ölüye Faydası Var Mı?
Mezara su dökmenin ölüye faydası var mı sorusunun cevabını yine bir hadisten yola çıkarak verebiliriz. Abdullah bin Abbas’tan (r.a) şöyle rivayet edilmiştir: “Peygamber efendimiz (s.a.v) iki kabre uğradı ve şöyle buyurdu: “Şüphesiz ki o ikisi azap çekiyorlar. Çektikleri azap da büyük bir şey değildir (kolay olan, fakat ondan korunmaları nefislerine zor gelen bir şey idi.) Oysa o şey, büyük günah idi.’ Onlardan birisi, idrar sıçrantısına karşı korunmazdı. Diğeri ise (insanlar arasında) laf getirip-götürürdü. Peygamber (s.a.v) sonra yaş bir bitki dalını alarak ortasından ikiye ayırdı ve her bir parçasın bir kabrin üzerine dikti. Sonra da: ‘Belki de bu ikisi, bu bitkiler kuruyuncaya kadar azapları hafifler.’ buyurdu.” (Buhârî, Tahâret, 65; Müslim, Tahâret, 61) 3
Bu hadisten anlaşıldığı üzere, mezara dikilen bitkilerin ölüye faydası olabileceği düşünülmektedir. Bu bitkilerin Allah’ı zikretmesi ve ölünün sevabına vesile olması mümkündür. Bu nedenle mezara su dökerek otların ve tohumların çabucak yeşillenmesi istemek ve yeşilliklerin ömrünün uzun olmasını sağlamak bir hikmet olabilir.
Mezara su dökmenin başka faydaları da vardır. Toprakla örtülen kabrin sulanarak iyice oturması ve toprağın rüzgârla gitmesinin engellenmesi de sağlanmış olur. Ayrıca toprak yerleşerek kabrin çökmesi ve vahşi hayvanların cenazeye zarar vermesi de engellenmiş olur. Ayrıca güzel bir görüntü de oluşmuş olur.