Türkiye'deki boşanmış kadınlar için AİHM'den karar! 300 gün beklemek...
AİHM, Türkiye'de kadınların boşandıktan sonra yeniden evlenebilmek için 300 gün beklemelerini zorunlu kılan kanunu 'cinsiyete dayalı ayrımcılık' olarak değerlendirdi. İşte detaylar..
Abone olAİHM, Türkiye'de kadınların boşandıktan sonra yeniden evlenebilmek için 300 gün beklemelerini zorunlu kılan kanunu 'cinsiyete dayalı ayrımcılık' olarak değerlendirdi. İşte detaylar...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'de kadınların boşandıktan sonra yeniden evlenebilmek için 300 gün beklemelerini zorunlu kılan kanunun hak ihlali olduğuna karar verdi. Mahkeme, söz konusu uygulamayı 'cinsiyete dayalı ayrımcılık' olarak değerlendirdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye'deki boşanmış kadınların yeniden evlenmek için beklemek zorunda oldukları 300 günlük sürenin ayrımcılık olduğuna hükmetti ve emsal niteliğinde olabilecek bir karara imza attı.
Mahkeme, bu uygulamanın doğrudan bir cinsiyet ayrımcılığı anlamına geldiğini ve söz konusu sürenin, doğacak çocuğun babasının kim olduğu üzerindeki belirsizliği önlemek amacıyla alınan bir tedbir olduğu savının, bu ayrımcılığı haklı gösteremeyeceğine de karar verdi.
Avukat Habibe Yılmaz Kayar, AİHM'nin bu kararının, Türkiye'de boşanmış kadınların haklarının korunması ve cinsiyet eşitliğinin sağlanması açısından büyük bir adım olduğunu belirtti. Kayar, boşanmış kadınların yeniden evlenmek için bekledikleri sürenin kaldırılması gerektiğini ve bu ayrımcılığın sona ermesi için gerekli adımların atılmasının önemli olduğunu vurguladı.
KA-DER BAŞKANI: BİR DÖNÜM NOKTASI
Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA-DER) Başkanı Nuray Karaoğlu, Kadınlara Hukuki Destek Merkezi'nin kurucu avukatı Habibe Yılmaz Kayar’ın AİHM başvurusunun sonuçlanmasının ardından değerlendirmelerde bulundu.
Karaoğlu, Kadınlara Hukuki Destek Merkezi’nin başvurusunun emsal yarattığının altını çizerek, AİHM'nin kararının Türkiye'deki boşanmış kadınların haklarını koruma konusunda bir dönüm noktası olduğuna inandığını söyledi.
Karaoğlu, “Bu kararın uygulanmasıyla birlikte, kadınların evlenme özgürlüklerinin kısıtlanmasına dayalı ayrımcı uygulamaların ortadan kaldırılması ve toplumda cinsiyet eşitliğinin güçlendirilmesi umudunu taşıyoruz.” dedi.