Kılıçdaroğlu'ndan Kurultay Sonrası İlk Canlı Yayın! Yeniden Genel Başkan Adayı Olacak Mı?
CHP'nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel'in yeni genel başkan seçildiği CHP Kurultayı'ndan sonra ilk kez ekranların karşısına çıktı. Kılıçdaroğlu, kurultayda sarf ettiği "Sırtımdan hançerleyenler var" sözlerine açıklık getirirken, Ekrem İmamoğlu'na kırgın olup olmadığı sorusuna da yanıt verdi.
Abone olEski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, mevcut genel başkan Özgür Özel'in yeni genel başkan seçildiği CHP Kurultayı'nın ve yerel seçimlerin ardından ilk kez televizyon ekranlarına çıktı. KRT TV'de gazeteciler Elif Doğan Şentürk, Zafer Arapkirli, Ali Kemal Erdem ve Atakan Sönmez'in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, yeniden genel başkan adayı olup olmayacağına dair soruya açık bir yanıt verdi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Onu Açıklamayı Doğru Bulmam
“Kurultayımızda benim de kabul etmediğim CHP’nin bir özelliği var; bir tartışırız, kavga ederiz kendi aramızda ama bunda bireysel çıkara dönük hiçbir şey yapmayız. Parti içindeki tartışmaların sıkıntılı bir sürecin içine sokulmasını asla doğru bulmadım. Özgür Bey’le genel başkanlığı devrederken 1, 1,5 saat görüştüm, düşüncelerimi kendisine aktardım. Onu açıklamayı doğru bulmam.
Kırgınlıklar Büyük Derecede Önlenebilirdi
Siyasette vefa diye bir kavram var, kendi aramızda oturup bu kavram ekseninde çok daha güzel şeyler yapabilirdik. Kırgınlıklar büyük derecede önlenebilirdi. Atatürk’ten bize miras olarak gelen bu partiyi iç tartışmalardan uzak tutabilirdik. Bu gerçekleşmedi. Ben bu tartışmalardan olabildiğince uzak durmaya da özen gösteriyorum. Kamuoyunda da vefasızlığa uğradığım yönünde bir algı var.
Bir Kişi Uzun Süre Genel Başkanlık Yapmamalı
Bir kişi uzun süre genel başkanlık yapmamalı ama genel başkan değişecekse o güvenli limana partisini taşımalı ve o güvenli limanda bu değişiklikler gerçekleşmeli. Kurultayda da bunu söyledim.”
Hançer Göndermesini Açıkladı
Kılıçdaroğlu'na kurultay konuşmasında sarfettiği “Sırtımdan hançerleyenler var” sözleri de soruldu. Kılıçdaroğlu şöyle yanıtladı:
“Beraber yola çıktığınız, birlikte mücadele ettiğiniz, kavgayı beraber verdiğiniz, illa sen Cumhurbaşkanı adayı ol diyen arkadaşlar sonra dönüp size tam tersini yaparlarsa ne dersiniz? Bunu vatandaşın takdirine sunayım. Sanki ben zorla cumhurbaşkanı adayı olayım dedim, aklımın ucundan bile geçmiyordu. MYK'da da Parti Meclisi ve Meclis grubunda da sizin mutlaka olmanız lazım denildi, her toplantıda bunlar söylendi. Düne kadar bana aday ol diyen sen değil miydin? Hayatım boyunca dayatma kültüründen gelmediğim için böyle bir şey hiç yapmadım.”
Bir Gün Uygun Ortam Olursa İlk Sorum Bu Olacak
Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs seçimlerinde “Akşener neden masadan kalktı” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Sayın Akşener'in hangi gerekçe ile masadan kalktığını ve döndüğünü bilmiyorum. Bir gün uygun ortam olur ilk sorum bu olacak.”
Ümit Özdağ İle Yapılan Protokol: Kayyuma Karşı Madde de Vardı
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tur öncesi Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile yaptığı protokole ilişkin ise şu açıklamalarda bulundu:
“Sinan Oğan beyle bir görüşme yaptık. Görüşmeyi yalnız yapmadım. Başka bir arkadaşım daha vardı. Bir belediye başkanı arkadaşımız vardı. Görüşmeden sonra onun bazı talepleri oldu. Ben, 'Ben diğer liderlerin haberi olmadan bu vaatlerde bulunamam. Önce görüşeyim ondan sonra size döneyim' diye söyledim. Ertesi gün bütün genel başkanları aradım. Dediler 'Herhangi bir sorun yok. Aday sizsiniz, oturun konuşun' dediler. Bu olaydan sonra biz ikinci turda Zafer Partisi ile bir araya geldik. Yetki bana verildiği için görüşmeleri yaptık. Görüşmelerde Zafer Partisi'nin de talepleri oldu. Bir oya dahi ihtiyaç duyduğumuz dönemdeyiz. O günün koşullarını bir tarafa bırakıp, bugüne göre yorum yapmak kadar yanlış bir şey yok.”
Bunu Kimse Konuşmuyor
Kaldı ki o dönemki anketlerin hepsinde biz öndeyiz. Bunlar ortadayken Zafer Partisi ile protokol imzaladık. O protokolde çok önemli bir şey var. 'Belediye Başkanlarını mahkeme kararı olmadan kayyum atanmasının doğru olmadığı ve önüne geçileceği' yazılı. Zafer Partisi'nin Genel Başkanı buna imza attı. Bunu kimse konuşmuyor. Herkes kendi kafasına göre 'Ben Kılıçdaroğlu'nu nasıl eleştireceğim, nereden tutmalıyım ve nasıl eleştirmeliyim' havasına girdiler. İlk kez karşılaşıyorum. Protokol eleştirilebilir ama bir okuyun. Bu protokoller altılı masa adına yapılan protokoller değil.”
Selahattin Demirtaş'ın Bugün İçeride Olması Hukuk Faciasıdır
Dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin CHP'nin “evet” oyu vermesine yönelik eleştirilere karşı konuşan Kılıçdaroğlu, yarın HDP tutuklu eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ı ziyaret edeceğini açıklayarak şu sözleri kaydetti:
“Bir vekilin dokunulmazlıklarının kaldırılması için anayasa değişikliğine gerek yok. AK Parti'nin grubu yetiyor zaten. Neden bir anayasa değişikliği ile dokunulmazlıklar kaldırılmak isteniyor? Çünkü CHP'ye tuzak kuruyorlar. O dönem terör bir hayli yoğunlaşmış vaziyette, dokunulmazlıkları bir anayasa değişiklikleri halinde getirelim buraya, CHP'de buna hayır diyecek o zaman seçimlerde meydanlarda 'Teröristleri koruyan parti bu' diyeceklerdi. Biz de dokunulmazlıkları kaldırın kardeşim dedik. Selahattin beyin bugün içeride olması bir hukuk faciasıdır. Erdoğan özellikle onu içeride tutuyor 'Ben seni başkan yaptırmayacağım' dediği için. Sadece Selahattin bey değil Gezi tutukluları var. Milletvekili var. Osman Kavala var. Siz mahkeme kararı, AYM, AİHM kararı uygulamıyorsunuz... Yarın, Demirtaş'ı ziyarete gideceğim.”
Genel Politikayı Partinin Kurmayları Belirler, Belediye Başkanları Değil
Kılıçdaroğlu, “Ekrem Bey'e kırgınlığınız var mı?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Genel Başkanların elbette kırgınlıkları olur. Partinin genel politikasını, partinin kurmayları belirler, belediye başkanları değil. Bu bizim tarihimizde böyledir. Partinin MYK'sı vardır PM'si vardır. Siyaset buradadır, siyaset burada üretilir.”
Kılıçdaroğlu Yeniden Genel Başkan Adayı Olacak Mı?
CHP Genel Başkanı, “Yeniden CHP Genel Başkan adayı olur musunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“CHP'de genel başkanlık bir konjonktür meselesidir. Genel başkan olmak için mücadeleci olacaksınız, verdiğiniz mücadelenin sürekliliğine inanacaksınız. Eğer kurultayda ben hiçbir zaman "ben genel başkan olacağım" diye bir talepte bulunmadım. Delegeler genel başkan adayı olarak gösterdiler, o şekilde genel başkan oldum. Eğer yeniden kurultayda genel başkan diye aday gösterirlerse o zaman diyeceğiz en cesurlar bir adım öne çıksın Eğer delegeler isterse aday olurum.”
Bunların Müslümanlıkla Falan Bir İlgileri Yok
Kemal Kılıçdaroğlu, ekonomik kriz nedeniyle hükümeti eleştirdi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da sert sözlerle yüklendi:
“Memlekette ahlak kaldı mı? Kim peki bunun sorumlusu? En tepedeki insan değil mi? Hırsıza yol açıyorsun, yolsuza yol açıyorsun, yolsuzlukları koruyorsun, korumak için kanun çıkarıyorsun. Ya insanda biraz ahlak olur ya. Ahlakı tamamlandırmak üzere görevlendirilen peygamberin en azından sözünü duy. Bunların müslümanlıkla falan bir ilgileri yok. Cebin doluyorsa, memleketi soyuyorsan baştacısın. İstiyorlarsa bakın versinler mahkemeye, dünya kadar örnek koyacağım hakimin önüne.”
Beşli Çete Demeyeceğim De Ne Diyeceğim?
Kılıçdaroğlu, dövizle anlaşması yapılan yap-işlet-devret uygulamalarına tepki göstererek “Beşli Çete” olarak nitelendirdiği şirketlerle ilgili şu sözleri kaydetti:
“Beşli Çete dediğim için kızıyorlar. Ben size çete demeyeceğim de ne diyeceğim? Daha acı olanı ne biliyor musunuz? ABD Dolarıyla yaptınız (anlaşma) güzel. Doları ödüyorsun anladık. Amerika'daki enflasyonu da ödüyorsunuz. Amerika'daki enflasyonunun bu millete etkisi ne ya? Amerika'daki enflasyon beni neden ilgilendiriyor? Çünkü 'Beşli Çete' diyor ki 'Ben oradan dolar aldım sen bana dolarını ödeyeceksin. Orada enflasyon var, enflasyon farkını da ödeyeceksin' ve ben de buna ses çıkarmayacağım? Ben bu milletin hakkını hukukunu savunmayacağım ve ben sesimi keseceğim, 'Beşli Çete' demeyeceğim. Diyeceğim efendim. 'Derseniz, sizi Cumhurbaşkanı yapmazlar' yapmasınlar? Soyulan millet karar versin buna. Soyulmaya razıysan mesele yok ama benim her yerde ve her ortamda doğruları söyleme hakkım var. Eğer siyaset yapıyorsam ben siyaseti kendim için yapmıyorum, benim öyle bir derdim de yok. Benim derdim zengin olmak, varlıklı olmak değil. Benim derdim bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmesin, benim derdim bu ülkede herkesin işi, aşı olsun. Benim derdim bu.”