33 kişi 30 yıl önce bugün Madımak'ta katledildiler! Madımak'ta ölenlerin isimleri! 2 Temmuz 1993 Sivas Madımak katliamı nasıl oldu?
2 Temmuz 1993 günü 33 kişi, Sivas Madımak Oteli'nin ateşe verilmesi neticesinde çıkan yangında yaşamını yitirdi. Kültür Bakanlığı ve Sivas Valiliği'nin katkıları ile Pir Sultan Abdal Kültür Derneği düzenlenen etkinlik yapılamadı. O gün etkinliğe misafir olarak gelen yazar, şair, tiyatro ve sanatçıların kaldığı Madımak Oteli'nde katliam yaşandı. Peki madımak olayı nasıl oldu? Madımak otelinde hayatını kaybedenler kimler?
2 Temmuz 1993 günü Kültür Bakanlığı ve Sivas Valiliği'nin katkıları ile Pir Sultan Abdal Kültür Derneği düzenlenen etkinlik yapılamadı; o gün etkinliğe misafir olarak gelen yazar, şair, tiyatro ve sanatçıların kaldığı Madımak Oteli'nde katliam yaşandı. Katılımcılardan 33'ü, 2 otel görevlisi ve otel dışında toplanan saldırganlardan 2 kişi, Sivas Madımak Oteli'nin ateşe verilmesi neticesinde çıkan yangında yaşamını yitirdi. Otelin kundaklanması sonucu katledilen 33 kişinin isimi şöyle:
Ahmet Özyurt, Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Emlek Hüyük köyünden Ankara’ya göç etmiş yoksul bir ailenin çocuğu olarak 1972 yılında Ankara’da doğdu. Babası uzun süre kapıcılık yaparak, annesi ise gündelik ev işlerinde çalışarak Ankara’nın yoksul muhitlerinden biri olan İlker Mahallesi’nde bir gecekondu inşa etti. Ahmet, ablası Nurdan’la birlikte bu mahallede büyüdü.30 Haziran 1993 akşamı semahçı ve tiyatrocu gençleri Ankara’dan Sivas’a götürecek olan otobüste Ahmet de yer alıyordu. Pir Sultan Abdal Semah Ekibi’nde yer alan Özyurt, aynı zamanda şenlik sürecince dernek adına kitap satışında da görevlendirilmişti. 2 Temmuz Cuma günü namazdan çıkan saldırganlar, slogan atarak yürüyüşe geçtiğinde Ahmet Özyurt, arkadaşlarıyla birlikte Sivas Lokantası'nda yemek yiyordu. Semahçı ve tiyatrocu arkadaşlarıyla birlikte daha güvenli olacağı düşüncesiyle Madımak Oteli’ne geçti. Ancak, otel ateşe verildi ve Ahmet Özyurt hayatını kaybetti.
Asaf Koçak, 1958 yılında Yozgat’ın Yerköy ilçesinde doğdu. ilköğretim eğitimini Yerköy’de tamamladı. Çocukluğundan itibaren resim sanatına tutkundu. Evde, sokakta ve okulda sürekli olarak insanları ve nesneleri resmediyordu. Resim tutkusu lise yıllarında da devam etti. İstanbul Davutpaşa Lisesi’nde okuyan Asaf, bu dönemde karikatür çalışmalarını da olgunlaştırdı. Liseyi bitirdikten sonra Kırşehir Eğitim Enstitüsü’ne girdi. 1979 yılında öğretmenlik mesleğine başladı. Dört yıl Sivas’ın Kangal ilçesine bağlı Minarekaya, Koçköprü ve Ceviz köylerinde, üç yıl Adıyaman’ın merkez ilçesine bağlı Toybelen Mahallesi’nde öğretmenlik yaptı. Öğretmenlik yılları zorluklarla geçti. Sivas’ta öğretmenlik yaparken donma tehlikesi geçirdi. Arkadaşları tarafından son anda kurtarıldı. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Akşam saat 20.00’de Buruciye Medresesi’nin bahçesinde slayt gösterisi yapan ve karikatürlerini sergileyen sanatçılardan biri de Asaf Koçak’tı. Şenlik programının Sivas Merkez’deki ikinci günü olan 2 Temmuz’da da yine Buruciye Medresesi’nin bahçesinde, katılımcı şair, yazar ve düşün insanlarıyla birlikte karikatürler çizdi. Hollandalı kültürel antropoloji öğrencisi CarinaThuijs ve İlhan Cem Erseven’le sohbet ederken Carina’nın “şirin bir portresini” de çizdi. Cuma namazından sonra yürüyüşe geçen ve akşam saatlerinde sayıları onbinlere varan saldırgan grubun kuşatıp ateşe verdiği Madımak Oteli’nde hayatını kaybetti. Katledildiğinde, Cahit Sıtkı Tarancı’nın “yolun yarısı” dediği 35 yaşındaydı.
Asım Bezirci, demiryolu işçisi Hamdi Bey ile ev hanımı Refika Hanım’ın tek çocuğu olarak 1927 yılında Erzincan’da doğdu. İlkokulu memleketinde okudu. Erzincan Depremi (1939) nedeniyle ortaokulu yarıda bırakmak zorunda kalan Bezirci, ortaokul ve lise eğitimini Erzurum Parasız Yatılı Okulu’nda tamamladı. 1950 yılında mezun olacağı İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne girdi. Lise yıllarından itibaren sosyalist dünya görüşüyle tanışmış olan Bezirci, üniversite yıllarında sosyalist mücadeleye aktif olarak katıldı. Türkiye Sosyalist Partisi’ne girdi. Partinin yayın organı Gerçek’te yazdığı yazılar nedeniyle 6 ay cezaevinde tutuklu kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra TEGE ilaç fabrikasında muhasebe memuru olarak çalışmaya başladı. 1954 yılında ilk eleştiri yazılarını Forum, Yeni Ufuklar, Dost, Ataç, Papirüs, Yazko Edebiyat gibi dergilerde çeşitli takma adlar kullanarak yazmaya başladı. 2 Temmuz Cuma günü saat 10.00’da yazar arkadaşlarıyla birlikte kitaplarını imzalamak ve söyleşiler yapmak üzere yeniden Buruciye Medresesi’ndeki kitap standındaydı. Kitaplarını imzaladıktan ve okuyucularıyla söyleştikten sonra Canşenliği Tiyatro Grubu’nun sergilediği oyunu izlemeye başladı. Polisin müdahalesiyle oyun yarıda kesilince öğle yemeği için Cumhuriyet Lokantası’na geçti. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Cumhuriyet Lokantası’nın önünden geçerek Valilik binasına doğru yürümeye başladığında yazar arkadaşlarıyla birlikte lokantadan çıkıp saat 14.00’teki etkinliğe yetişmek üzere arabayla yola çıktılar. Polis aracı durdurarak Madımak Oteli’ne geçmelerini istedi. Akşam saatlerinde ateşe verilen otelde hayatını kaybetti.
Asuman Sivri, 1977 yılında Ankara’da doğdu. İlkokul eğitiminin ilk iki yılını Mamak Derbent İlkokulu’nda, kalan yıllarını da Sokullu Mehmet Paşa İlkokulu’nda okudu. Daha sonra Sokullu Mehmet Paşa Lisesi’ne başlayan Asuman’ın hayali üniversitede İngilizce bölümünü okumaktı. Dile yatkınlığı vardı, yaşıtlarına göre iyi İngilizce konuşabiliyordu. Ayrıca müzik sanatıyla da ilgiliydi. Amatör olarak saz çalıyordu. Asuman Sivri, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne semah hocası olarak katıldı. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Kültür Merkezi’nde açılış töreni yapıldı. Asuman, hocalığını yaptığı semah ekibiyle semah döndü. Akşam saatlerinde de 4 Eylül Kapalı Spor Salonu’nda Halk Gecesi etkinliği gerçekleşti. Asuman, semah topluluğundaki arkadaşlarıyla yaklaşık dört bin izleyicinin karşısında bir kez daha semah döndü. İzleyiciler arasında ablası Yasemin de vardı. 2 Temmuz Cuma günü ise şenlik programının Sivas Merkez’deki ikinci etabı başladı. Sivas Kültür Merkezi’nde saat 14.00’te Arif Sağ dinletisi yapılacaktı; fakat öğle saatlerinde olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik binasına doğru yürüyüşe geçti. Asuman, Yasemin ve Carina, semahçı ve tiyatrocu arkadaşlarıyla birlikte daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne girdiler. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.
Sefa Behçet Aysan, 1949 yılında memur bir ailenin çocuğu olarak Ankara’nın Çeşme Mahallesi’nde doğdu. ilköğretimi Demirlibahçe İlkokulu’nda okudu. 1960 yılında babasının yönlendirmesiyle askerî ortaokul sınavlarına girdi. Önce Selimiye Askeri Ortaokulu’ndan, daha sonra Kuleli Askerî Lisesi’nden başarıyla mezun oldu. 1967 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne askerî öğrenci olarak girdi. Üniversite yıllarında Gençlik Hareketi’nin içinde yer alan Aysan, 1973 yılında gözaltına alındı. Harbiye, Selimiye, Kartal-Maltepe, Ankara Mamak ve Ankara Merkez Cezaevlerinde tutuklu kaldı. Sivil mahkeme tarafından beş ay sonra aklanarak cezaevinden çıkmış olsa da üniversiteyle ilişiği kesilerek ordudan atılmıştı. Böylece Aysan’ın özellikle işsizlik sorunuyla karşı karşıya kaldığı zorlu yıllar başladı. Bu süreçte Dev-Genç örgüt teşkilatı içinde sekreterlik ve eğitmenlik, Yankı dergisi ve Türk Haber Ajansı’nda gece sekreterliği yaptı. Simit satma deneyimi ise yalnızca bir gün sürdü. Behçet Aysan, 1993 yılında Sivas’ta gerçekleştirilen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne çağrılı yazarlardan biriydi. 2 Temmuz Cuma günü saat 10.00’da yazar arkadaşlarıyla birlikte kitaplarını imzalamak ve söyleşiler yapmak üzere yeniden Buruciye Medresesi’ndeki kitap standındaydı. Kitaplarını imzaladıktan ve okuyucularıyla söyleştikten sonra Cumhuriyet Lokantası’na geçti. Akşam saat 20.00’de Buruciye Medresesi’nde yapılacak Şiir Akşamı’nda panelist idi. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Cumhuriyet Lokantası’nın önünden geçerek Valilik binasına doğru yürümeye başladı. Behçet Aysan da diğer yazar arkadaşları gibi olaylar durulana kadar, konakladığı Madımak Oteli’ne geçti. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.
Belkıs Çakır, 1975 yılında Ankara’da doğdu. İlkokulu Çankaya Kıbrıs Bayraktar İlkokulu’nda, ortaokulu ise Gazi Osman Paşa Ortaokulu’nda okudu. Mimar Kemal Lisesi'nden mezun olan Belkıs, lise yıllarından itibaren edebiyat, şiir ve müzik sanatlarıyla ilgiliydi. Muzaffer İzgü ve Vecihi Timuroğlu’nun eserleri başucu kitaplarıydı. Hasan Hüseyin Korkmazgil ve Ahmed Arif’in şiirlerini ise dilinden düşürmezdi. Müzik ise Belkıs’ın bizzat icra ettiği sanat dalıydı. Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği bünyesinde kurulan Güne Umut adlı müzik grubunun solistiydi. Sivas Katliamı’nda yitirdiğimiz Sait Metin’le birlikte 1993 yılının Şubat ayında Hasan Hüseyin Korkmazgil Anma Töreni’nde ve Nisan ayında düzenlenen İstanbul Gecesi’nde sahne aldı. Sait bağlama çaldı, Belkıs ise türkü söyledi. Ayrıca derneğe bağlı semah ekibine de üyeydi. Temmuz ayında Sivas’ta düzenlenecek 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri için semah provaları yapıyordu. Aynı yıl üniversite sınavına da yeniden hazırlanıyordu. O yaz üniversite sınavına ikinci kez girdi. Gazi Üniversitesi İşletme Bölümü’nü kazandığını ise öğrenemedi. Çakır, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne abisi Tuncer Çakır’la birlikte semah dönmek için gitti. İki kardeş aynı zamanda kitap standında görevliydi. Babası Kamber Çakır ise dernek yöneticisi olarak katılıyordu. 2 Temmuz Cuma günü ise şenlik programının Sivas Merkez’deki ikinci günü başladı. Belkıs, Buruciye Medresesi’ndeki kitap standındaydı. Öğle saatlerinde de arkadaşlarıyla birlikte Sivas Lokantası’na geçti. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Sivas Lokantası’nın önünden geçerek Valilik binasına doğru yürümeye başladı. Ardından Kültür Merkezi’ne doğru yöneldiler. Belkıs, semahçı ve stant görevlisi arkadaşlarıyla daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçti. Babası Kamber Çakır otelde, abisi Tuncer Çakır ise o esnada Kültür Merkezi’ndeydi. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.
Carina Thuijs, 1970 yılında Hollanda’nın Doetinchem kasabasında doğdu. Lise yıllarından itibaren resim sanatıyla ilgileniyordu. Ayrıca elbise dikiyordu. Hayali de üniversitede moda bölümü okumaktı. Arnhem Güzel Sanatlar Akademisi’nin yetenek sınavına girdi, fakat sınavı kazanamadı. Bunun üzerine 1989 yılında Leiden Üniversitesi’nin Kültürel Antropoloji Bölümü’ne girdi.Lise yıllarından itibaren toplumsal sorunlara karşıoldukça duyarlıydı. Kendisini “bilinçli bir feminist” olarak tanımlayan Carina, üniversite yıllarında daha çok “kadınların toplumsal konumu” ile ilgili araştırmalar ve çalışmalar yapıyordu. “Dünya kadınlarının, özellikle de Afrika ve Türkiye’deki kadınların konumları”yla özel olarak ilgileniyordu. Üniversite ikinci sınıfta “feminist antropoloji ile ilgilenmek isteyen öğrencilerin ve antropologların oluşturduğu” bir üniversite topluluğuna dâhil oldu. Thuijs, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne misafir olarak katıldı. Carina, Hollanda vatandaşı olan Rene ile tanıştı. Etkinlikleri onunla beraber takip etti. Kendisinden beş ay önce Türkiye’ye gelmiş olan Rene etkinlikler boyunca Carina’ya tercümanlık yaptı. 2 Temmuz Cuma günü ise Carina “kendisine turist süsü” vererek Sivas’taki tarihî binaları gezip fotoğraflar çekti. Buruciye Medresesi’nin bahçesinde Asaf Koçak ve İlhan Cem Erseven’le karşılaştı. Karikatürist Asaf Koçak, Carina’nın “şirin bir portresini” çizdi. Öğle saatlerinde de olaylar baş gösterdi. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik binasına doğru yürümeye başladı. Carina, Yasemin ve Asuman daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçti. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.
Edibe Ağbaba Sulari, 1953 yılında Erzincan’ın Çayırlı kazasında doğdu. Edibe Sulari, ilkokulu Çayırlı kazasının Bozağa köyünde okudu. Erzurum Sağlık Okulu sınavlarını kazanarak Ebe Bölümü’ne girdi. Öğreniminin ikinci yılında babasıyla daha fazla zaman geçirmek amacıyla eğitimini yarıda bıraktı. Henüz 17 yaşındaki Edibe, babasıyla birlikte Türkiye’nin birçok köy ve kasabasında düzenlenen cem törenlerine, âşık atışmalarına, konserlere katıldı. Bu yolda babasının “kâtibesi” olmuştu. Aşık Davut Sulari’nin irticalen okuduğu türküleri, deyişleri ve şiirleri kaydetmekle görevliydi. Sanat hayatına da ilk kez o yıllarda adım attı. Babası onu Erzurum Atatürk Üniversitesi’ne götürdü. Üniversite hocalarının ve Erzurumlu Aşık Reyhani’nin karşısında ilk sınavını başarıyla geçti. İlk konserini de Erzincan İplik Fabrikası’nda düzenlenen gecede babasıyla beraber sahneye çıkarak verdi. Daha sonraki yıllarda Türkiye’nin birçok vilayetinde babasıyla ortak konserler verdi. İstanbul’da gerçekleştirdikleri turneden sonra Edibe ve Davut Sulari yurtdışı turnelerine çıktılar. Almanya, Fransa ve İsviçre’de konser verdiler. Edibe Sulari artık “Dişi Sulari” olarak tanınmaktaydı. Sulari, 1993 yılında Sivas’ta gerçekleştirilen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne çağrılı sanatçılardan biriydi. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Akşam saat 20.00’de 4 Eylül Kapalı Spor Salonu’ndaki Halk Gecesi etkinliğinde sahneye çıktı. Spor Salonu’nu dolduran yaklaşık dört bin izleyicinin karşısında babası Davut Sulari’nin türkülerini okudu. Alkışlar eşliğinde sahneden ayrıldı. 2 Temmuz Cuma günü ise olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik binasına doğru harekete geçti. Kısa bir süre sonra Madımak Oteli sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Edibe Sulari ve konuğu Sehergül Ateş de şenlik kapsamında Sivas’a gelmiş olan yüzlerce kişi gibi otelin içinde kuşatılmış durumdaydı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Erdal Ayrancı, Niğde’nin Bor ilçesinde 1958 yılında doğdu. Lise yıllarında gençlik hareketi içinde yer aldı. Ankara’nın Ayrancı semtinde Halkevleri bünyesinde kurulması planlanan Halk Odası çalışmaları sırasında “mücadele arkadaşı” Hatice’yle tanıştı. O yıllarda kendisi lise öğrencisi, Hatice ise Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde öğrenciydi. Lise eğitimini başarıyla tamamlayan Ayrancı, 1978 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne girdi. Böylece Hatice’yle yolları bir kez daha kesişmiş oldu. Hatice ve Erdal tanıştıktan iki yıl sonra evlenme kararı aldı. Erdal Ayrancı, 1993 yılında Kültür Bakanlığı adına başka bir projesini gerçekleştirmek üzere Sivas’a gitti. İlk iki günü Sivas Merkez’de, sonraki iki günü Sivas’ın Şarkışla ilçesi Banaz köyünde programlanmış olan 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinliği’nin çekimini yapacak; daha sonra senaryosunu Sivas Katliamı’ndan kurtulan Lütfiye Aydın’ın yazacağı, yönetmen koltuğunda ise kendisinin yer alacağı bir belgesel filme dönüştürecekti. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Erdal Ayrancı, 1 Temmuz günü yapılan etkinlikleri filme aldı. 2 Temmuz Cuma günü ise olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik binasına doğru harekete geçti. Kısa bir süre sonra Madımak Oteli sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Erdal Ayrancı da şenlik kapsamında Sivas’a gelmiş olan yüzlerce kişi gibi otelin içinde kuşatılmış durumdaydı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Gülender Akça, 1968 yılında Sivas’ın Divriği ilçesine bağlı Şahin köyünde doğdu. Lise yıllarından itibaren halk oyunları tutkunu olan Gülender, 1990’lı yılların başlarında Ankara Divriği Kültür Derneği’nin etkinliklerine katılmaya başladı. Önce derneğin semah ve halk oyunları ekiplerine dâhil oldu. Semah ve halk oyunları ekibiyle Türkiye’nin birçok ilinde gösterilere katıldı. Daha sonra dernekteki Diyarbakır Ekibi’nin hocalığını yapmaya başladı. Ayrıca arkadaşlarıyla birlikte Anadolu Semah Araştırma Topluluğu’nu kurdu. İşçi ve sendikacı bir babanın kızı olan Gülender, toplumsal sorunlara karşı da oldukça duyarlıydı. Derneğe bağlı bir kadın komisyonun kurucuları arasındaydı. Bu kapsamda 8 Mart 1993’te Dünya Kadınlar Günü şenliklerinin örgütlenmesinde Gülsün Karababa ve Handan Metin’le birlikte görevler üstlendi. Kristal Düğün Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikte konuşma yapan Gülender, derneğin yayın organı olan Divriği Harman dergisinde de kadın sorununa ilişkin metinler kaleme alıyordu. 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne hem yakın akraba hem de arkadaş olan Gülsün Karababa, Handan Metin ve Nurhan Metin’le birlikte katıldı. Dört arkadaş Ankara Divriği Kültür Derneği adına şenlik kapsamındaki etkinlikleri izleyecek, yazarlarla görüşerek izlenimlerini Divriği Harman dergisine aktaracaklardı. 2 Temmuz Cuma günü öğleden sonra olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik binasına doğru harekete geçti. Gülender ise arkadaşlarıyla birlikte daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne yöneldi. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.
Gülsün Karababa, 1971 yılında halk ozanlarının diyarı olarak adlandırılan Sivas’ın Divriği ilçesine bağlı Çamşıhı yöresinde dünyaya gözlerini açtı. İlkokul ve lise eğitimini de Cürek yerleşkesinde tamamladı. 1990’ların başlarında ailesiyle birlikte Ankara’ya göç etti. Halk ozanı bir babanın kızı olan Gülsün, bağlama çalmak ve türkü söylemek dışında felsefe ve edebiyata da meraklıydı. Kitap okumayı ve günlük tutmayı seviyordu. En büyük tutkusu ise resim yapmaktı. Karakalem, suluboya ve yağlıboya resim çalışmaları yapan Gülsün’ün Aydınlık gazetesinin karma resim sergisinde Nâzım Hikmet’i çizdiği resmi sergilenmişti. Hacettepe Üniversitesi Resim Bölümü’nü kazanarak resim öğretmeni olmak istiyordu. 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne hem yakın akraba hem de arkadaş olan Gülender Akça, Handan Metin ve Nurhan Metin ile birlikte katıldı. Dört arkadaş Ankara Divriği Kültür Derneği adına Şenlik kapsamındaki etkinlikleri izleyecek, yazarlarla görüşerek izlenimlerini Divriği Harman Dergisi’ne aktaracaklardı. 2 Temmuz Cuma günü öğleden sonra olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik Binası’na doğru yürümeye başladı. Gülsün ise arkadaşlarıyla birlikte daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçti. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Handan Metin, 1973 yılında Sivas’ın Divriği ilçesinde doğdu. İlk ve ortaokul eğitimini Divriği Cürek Ortaokulu’nda bitirdi. Lise eğitiminin ilk yılını Muş Öğretmen Lisesi’nde, sonraki yıllarını Ankara Hasanoğlan Kız Öğretmen Lisesi’nde tamamladı. 1992 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Bölümü’ne girdi. Handan, gözlem yeteneği, hazırcevaplığı ve espritüel kişiliği nedeniyle arkadaşları arasında çok seviliyordu. El becerisi de oldukça yüksek olan Handan, biçki-dikiş dışında evdeki her türlü eşya tamirini de kendisi yapıyordu. 1990’lı yılların başlarında Ankara Divriği Kültür Derneği’nin faaliyetlerine katılmaya başladı. Derneğe bağlı kurulan Kadın Komisyonu’nda en yakın arkadaşı ve akrabası Gülsün Karababa’yla birlikte görevler üstlendi. 8 Mart 1993’te Dünya Kadınlar Günü şenliklerinin örgütlenmesinde yer alan Handan, Kristal Düğün Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlik sırasında sunuculuk yaptı. Ayrıca dernek bünyesinde yayımlanan Divriği Harman dergisinin yazarları arasındaydı. 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne hem yakın akraba hem de arkadaş olan Gülsün Karababa, Gülender Akça ve Nurhan Metin ile birlikte katıldı. Dört arkadaş Ankara Divriği Kültür Derneği adına Şenlik kapsamındaki etkinlikleri izleyecek, yazarlarla görüşerek izlenimlerini Divriği Harman Dergisi’ne aktaracaklardı. 1 Temmuz Perşembe günü Asım Bezirci ve Cahit Külebi ile Divriği Harman Kültür ve Sanat Dergisi’nde yayımlanmak üzere bir söyleşi yaptılar. 2 Temmuz Cuma günü öğleden sonra olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik Binası’na doğru yürümeye başladı. Handan ise arkadaşlarıyla birlikte daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçti. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Hasret Gültekin, 1971 yılında Süleyman ve Hacıhanım Gültekin’in üçüncü çocuğu olarak Sivas’ın İmranlı kazasına bağlı Han köyünde dünyaya geldi. Henüz ilkokula başlamadan önce evlerinin kömürlüğünde kırık bir saz buldu. Sanat serüveni de “boyundan büyük” o kırık sazı keşfetmesiyle başladı. Altı yaşına geldiğinde artık saz çalıyordu. Okulda düzenlenen müsamerelerde saz çalıyor ve türküler söylüyordu. Kadıköy Anadolu Lisesi’nden ikinci sınıfta ayrıldı. Okul eğitiminden çok müzik sanatıyla ilgiliydi. “İyi bir bağlama ustası” olmak istiyordu. Henüz 16 yaşındayken Gün Olaydı (1987) adlı ilk albümü yayımlandı. İlk resitalini de aynı yıl Kadıköy Moda Sineması’nda verdi. Gece ile Gündüz Arasında (1989) adlı ikinci albümü kısa bir süre sonra yayımlandı. 29 Ekim 1989 yılında Hollanda Kültür Bakanlığı’nın daveti üzerine “Genç Türkler” festivalinde Birsen Acar’la birlikte Türkiye’yi temsil etti. Aynı yıl Almanya’nın Köln şehrinde düzenlenen Yılmaz Güney Anma Etkinliği'nde Yeter Fırtına ile tanıştı. 1990 yılında da Hollanda’da düzenlenen Türk Haftası etkinliklerine katıldı. Hasret Gültekin “Anadolu Halk Müziği’nin yorumlanmasında ve icrasında özgün bir yer edinmişti.” Seslendirdiği eserlere yeni düzenleme ve introlar ekliyor ve çoksesliliğe dayanan bir müzik yapısı inşa ediyordu. Bu müdahaleler seslendirdiği eserlerin “ana hatlarını, özünü bozmadan batı müziği ve ritimleriyle” buluşmasını sağlıyordu. Hasret Gültekin, yönetmenlik ve süpervizörlük yapmak dışında cura ve bağlama çalarak da birçok sanatçının albümüne katkı sağladı. Arif Sağ, Emekçi, Emre Saltık, Mehmet Koç, Talip Şahin ve İhsan Güvercin’le birlikte yer aldığı Türküler Yalan Söylemez (1992) adlı albümde üç eser seslendirdi. Cem Karaca, Ahmet Kaya, Rahmi Saltık, Sadık Gürbüz, Esin Afşar ile birlikte Ahmet Arif’in anısına çıkan kaset çalışmasında yer aldı. Türkiye ve Avrupa’da birçok konser veren Gültekin, bu konserlerin dışında bazı etkinliklerde de sahne aldı. Gültekin, 1993 yılında Sivas’ta gerçekleştirilen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri’ne çağrılı sanatçılardan biriydi. 29 Haziran günü Almanya’dan uçakla Ankara’ya geldi. 30 Haziran akşamı da Musa Eroğlu’nun arabasıyla Sivas’a doğru yola çıktılar. Açılış töreninden sonra Hasret Gültekin solo konserini verdi. Alkışlar eşliğinde sahneden ayrıldı. 2 Temmuz Cuma günü ise Şenlik programının Sivas Merkez’deki ikinci etabı başladı. Hasret Gültekin, o gün Han köyünde yaşayan ailesini ziyaret etmeyi planlıyordu; fakat öğlen saatlerinde olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik Binası’na doğru yürümeye başladı. Kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından Madımak Otel’i kuşatıldı. Hasret Gültekin de Şenlik kapsamında Sivas’a gelmiş olan yüzlerce kişi gibi otelin içinde kuşatılmış durumdaydı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Huriye Özkan, 1971 yılında Ankara’da doğdu. lköğretim eğitimini Alparslan İlköğretim Okulu’nda tamamladı. Başarılı bir öğrenciydi. Ankara Deneme Lisesi’nden birincilikle mezun olduktan sonra Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ne girdi. Sivas Katliamı’nda yitirdiğimiz yakın arkadaşı İnci Türk ile beraber 1992 yılında üniversiteden mezun oldu. Üniversite mezuniyetinden kısa bir süre sonra Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin semah ve tiyatro ekibine katıldı. Kız kardeşi Yeşim Özkan ve yakın arkadaşı İnci Türk, dernek bünyesindeki Tiyatro Topluluğu’nda faaliyet yürütüyordu. Özkan, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri’nde hem “Pir Sultan Abdal” tiyatro oyunundaki rolünü canlandıracak hem de semah dönecekti. 30 Haziran akşamı kız kardeşi Yeşim, yakın arkadaşı İnci ve diğer semahçı, tiyatrocu ve stant görevlisi arkadaşlarının yer aldığı otobüsle Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktı. 2 Temmuz Cuma günü Şenlik programının Sivas Merkez’deki ikinci etabı başladı. Kültür Merkezi’nde akşam saat 20.00’de “Pir Sultan Abdal” tiyatro oyunu oynanacaktı; fakat öğle saatlerinde olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik Binası’na doğru yürümeye başladı. Ardından Kültür Merkezi’ne doğru yöneldiler. Kültür Merkezi’nde yüzlerce insan saat 14.00’te başlayacak Arif Sağ dinletisi için beklemekteydi. Saldırı başladı. Kültür Merkezi ve bahçesine dikilen Ozanlar Anıtı taşlarla tahrip edildi. Etkinlik için orada bulunan birçok insan da yaralandı. O esnada Kültür Merkezi’nde olan Huriye ve Yeşim de saldırıya tanıklık etmişlerdi. Daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçtiler. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi
İnci Türk, 1971 yılında Eskişehir’de doğdu. Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden Sivas Katliamı’nda yitirdiğimiz yakın arkadaşı Huriye Özkan ile beraber 1992 yılında mezun oldu. Babası Mehmet Türk’ün isteği İnci’nin üniversitede kalarak akademik kariyer yapması ya da eczane işletmesiydi. Fakat İnci, babasıyla aynı fikirde değildi. O, tiyatro sanatını icra etmek istiyordu. İlk tiyatro çalışmalarına da Altındağ Kültür Merkezi’nde başladı. Daha sonra Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği’ne bağlı Pir Sultan Abdal Tiyatro Topluluğu’nun teknik kadrosuna dâhil oldu. Kostümcü, dekoratör ve suflöz olarak tiyatro etkinliklerinde görevler üstlendi. Türk, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri kapsamında oynanacak “Pir Sultan Abdal” tiyatro oyununun teknik kadrosundaydı. 30 Haziran akşamı semahçı, tiyatrocu ve stant görevlilerinin yer aldığı otobüs Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktı. Muammer ve İnci otobüste yan yana oturuyordu. İnci, Sağlık Bakanlığı’nın sınavını kazanmış, Sivas’tan döndüğünde Biga’da göreve başlayacaktı. Muammer ile yol boyunca Sivas dönüşünde yapacakları evlilik hazırlıkları hakkında konuştular. 2 Temmuz Cuma günü ise Şenlik programının Sivas Merkez’deki ikinci etabı başladı. Sivas Kültür Merkezi’nde akşam saat 20.00’de “Pir Sultan Abdal” tiyatro oyunu oynanacaktı; fakat öğleden sonra olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Sivas Lokantası’nın önünden geçerek Valilik Binası’na doğru yürümeye başladı. İnci ise o esnada arkadaşlarıyla birlikte lokantada yemek yemekteydi. Semahçı ve tiyatrocu arkadaşlarıyla birlikte daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçti. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Koray Kaya, 1981 yılında Ankara’da doğdu. ilkokulu Hacettepe Üniversitesi Beytepe kampüsünde yer alan 60. Yıl İlkokulu’nda okudu. Daha sonra Mimar Kemal Ortaokulu’na başladı. Zeki bir öğrenciydi. Bilim Dershanesinin Anadolu Liselerine hazırlık kursunda ilk ona girmişti. Sanatsal yetileri de oldukça güçlü olan Koray, 10 yaşındayken babasından saz çalmayı öğrenmişti. En büyük tutkularından biri ise bisiklete binmekti. 1992 yılında ailesi ona bir bisiklet aldı. Bisikletiyle evlerine yakın mesafede bulunan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’ne gidip geliyordu. 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne ailesiyle birlikte katıldı. Şenlik ilk iki günü Sivas Merkez’de, sonraki iki günü Sivas’ın Yıldızeli ilçesi Banaz Köyü’nde olacak şekilde programlanmıştı. 3 Temmuz Cumartesi günü Banaz’da oynanacak oyunda Koray’a da küçük bir rol verilmişti. 30 Haziran akşamı iki otobüs Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktı. İsmail Kaya ve Hüsne Kaya, şenliğe çağrılı sanatçıların ve dernek yöneticilerinin olduğu otobüste; Koray ve Menekşe ise semahçı, tiyatrocu ve stant görevlilerin yer aldığı otobüsteydi. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında başlayan etkinlikler yoğun ilgi gördü. Akşam saat 20.00’de 4 Eylül Kapalı Spor Salonu’nda Halk Gecesi etkinliği yapıldı. Semah ekibi sahne aldı. İsmail Kaya da semah ekibine bağlama çaldı. Koray, salonu dolduran yaklaşık dört bin izleyicinin arasındaydı. 2 Temmuz Cuma günü Şenlik programının Sivas Merkez’deki ikinci günü başladı. Sivas Kültür Merkezi’nde saat 14.00’de Arif Sağ dinletisi olacaktı; fakat öğle saatlerinde olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik Binası’na doğru yürümeye başladı. Ardından Kültür Merkezi’ne doğru yöneldiler. Koray, Menekşe ve babası lokantada birlikte yemek yiyorlardı. Kültür Merkezi’nde bir hareketliliğin olduğu, saldırgan grupların oraya yöneldiği haberi geldi. İsmail Kaya, Kültür Merkezi’ne gitti. Menekşe ve Koray ise daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçti. Kültür Merkezi’nde yüzlerce insan etkinlik için beklemekteydi. Saldırı başladı. Kültür Merkezi ve bahçesine dikilen Ozanlar Anıtı taşlarla tahrip edildi. Etkinlik için orada bulunan birçok insan yaralandı. Atılan bir taş Hüsne Kaya’nın başına isabet etti. Bayılan Hüsne Kaya, akrabalarının yardımıyla dışarı çıkarıldı. Bir taksiye bindirilerek Türk-İş Blokları'ndaki akrabalarının evine getirildi. Saldırılara karşı Kültür Merkezi’nde başlayan direniş ise sonuç verdi. Saldırgan kitle geri çekilmek zorunda kaldı. Katılımcılar ve misafirler otobüslerle Alibaba Mahallesi’ne gönderildi. Hüsne Kaya akrabasının evinde, İsmail Kaya Alibaba mahallesinde, Koray ve Menekşe ise Madımak Oteli’ndeydi. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Mehmet Atay, 1968 yılında Sivas’ın Divriği ilçesinin Gönderen Köyü’nde doğdu. Çocukluğunda sık sık talihsiz kazalar geçiren Atay, altı yaşındayken merdivenden düştü ve iki gün boyunca yoğun bakımda kaldı. Daha sonraki yıllarda da talihsiz kazalar peşini bırakmadı. Ciddi bir yanık yüzünden vücudunda büyük bir iz kaldı. On yaşındayken ayağında bir aksama başladı. Tedaviler ise sonuç vermedi. Uzun bir süre ayağına takılan demir bir aparatla yaşadı. On iki yaşında babasını, yirmi yaşındayken de annesini kaybetti. Gazi Üniversitesi Maliye Meslek Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. Bir kariyer hedefi yoktu. Üniversite yıllarında fotoğraf sanatına ilgi duymaya başlamıştı. Doğayı, hayvanları ve çocukları fotoğraflamayı çok seviyordu. Sokaklarda dolaşıyor; vapurun üzerinde uçan martıları, yağmur altında ıslanmış sokak köpeklerini ve kendisine dil çıkaran çocukları fotoğraflıyordu. Her bir fotoğraf karesinin altına da kendi yorumlarını ekliyordu. Fotoğraf sanatı dışında da özellikle protest ve halk müziğine tutkundu. Saatlerce müzik dinleyebilirdi. Ayrıca tüm mizah dergilerini okur ve beğendiklerini de arşivlerdi. 1980’li yılların sonlarında Ankara’dan İstanbul’a taşındı. “İstanbul şehrine âşık” olan Atay, zamanının büyük çoğunluğunu elinde fotoğraf makinesiyle kenti dolaşarak geçiriyordu. O yıllarda İstanbul Divriği Kültür Derneği’nin kültürel etkinliklerine katılmaya başladı. Derneğin yönetim kurulu üyesi oldu. Aynı zamanda derneğe bağlı Çağdaş Divriği Gazetesi’nde muhabirlik yapıyordu. Tiyatro sanatıyla da ilgilenen Atay, Oluşum Tiyatrosu’nun da oyuncusuydu. Atay, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne İstanbul Divriği Kültür Derneği adına katıldı. İlk iki günü Sivas Merkez’de, sonraki iki günü Sivas’ın Yıldızeli ilçesi Banaz Köyü’nde programlanmış olan etkinliğin fotoğraflarını çekecekti. Bu fotoğraflar Divriği Kültür Dergisi’nde yayımlanacaktı. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında başlayan etkinlikleri fotoğrafladı. 2 Temmuz Cuma günü ise olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik Binası’na doğru harekete geçti. Mehmet ise saat 14.00’te Kültür Merkezi’nde başlayacak Arif Sağ dinletisini fotoğraflamak için yola çıkmıştı. Saldırganları gördü. Daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçti. Kısa bir süre sonra otel sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.
Menekşe Kaya, 1979 yılında Ankara’da doğdu. İlk ve ortaokul eğitimini 27 Haziran 1993 yılında mezun olduğu Akşemsettin İlköğretim Okulu’nda tamamladı. Başarılı bir öğrenciydi. Lise eğitimine başlayacaktı. Okul dışında ise zamanın büyük çoğunluğunu Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nde geçiriyordu. Babası İsmail Kaya dernekte saz hocalığı yapıyordu. Menekşe ise derneğe bağlı tiyatro ve semah topluluklarına üyeydi. Dernek tarafından düzenlenen birçok etkinlikte semah döndü ve tiyatro oyunu oynadı. 1992 yılının haziran ayında Sivas’ın Yıldızeli ilçesi Banaz Köyü’nde düzenlenen 3. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri’ne de ailesiyle birlikte katıldı. Şenlikler boyunca hem semah döndü hem de tiyatro topluluğunun “en küçük üyesi” olarak sahnedeydi. Kaya, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Şenlikleri’nde hem Pir Sultan Abdal oyunundaki rolünü canlandıracak hem de semah dönecekti. 30 Haziran akşamı iki otobüs Ankara’nın Dikmen semtinden Sivas’a doğru yola çıktı. İsmail Kaya ve Hüsne Kaya, şenliğe katılacak misafirlerin ve dernek yöneticilerinin olduğu otobüste; Menekşe ve Koray ise semahçı, tiyatrocu ve stant görevlisi arkadaşlarının yer aldığı otobüsteydi. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında başlayan etkinlikler yoğun ilgi gördü. Akşam saatlerinde de 4 Eylül Kapalı Spor Salonu’nda semah gösterisi yapıldı. Semah ekibi dönüşümlü sahneye çıktığı için semah dönenler arasında Menekşe yoktu. 2 Temmuz Cuma günü ise şenlik programının Sivas Merkez’deki ikinci günü başladı. Sivas Kültür Merkezi’nde akşam saat 20.00’de Pir Sultan Abdal tiyatro oyunu oynanacaktı; fakat öğleden sonra olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik Binası’na doğru yürümeye başladı. Ardından Kültür Merkezi’ne doğru yöneldiler. Menekşe, Koray ve babası lokantada birlikte yemek yiyorlardı. Kültür Merkezi’nde bir hareketliliğin olduğu, saldırgan grupların oraya yöneldiği haberi geldi. İsmail Kaya, Kültür Merkezi’ne gitti. Menekşe ve Koray ise daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçti. Kültür Merkezi’nde yüzlerce insan saat 14.00’te başlayacak Arif Sağ dinletisi için beklemekteydi. Saldırı başladı. Kültür Merkezi ve bahçesine dikilen Ozanlar Anıtı taşlarla tahrip edildi. Etkinlik için orada bulunan birçok insan da yaralandı. Atılan bir taş Hüsne Kaya’nın başına isabet etti. Bayılan Hüsne Kaya, akrabalarının yardımıyla dışarı çıkarıldı. Bir taksiye bindirilerek Türk-İş Blokları'ndaki akrabalarının evine getirildi. Saldırılara karşı Kültür Merkezi’nde başlayan direniş ise sonuç verdi ve saldırgan kitle geri çekilmek zorunda kaldı. Katılımcılar ve misafirler otobüslerle Alibaba Mahallesi’ne gönderildi. Hüsne Kaya akrabasının evinde, İsmail Kaya Alibaba Mahallesi’nde, Menekşe ve Koray ise Madımak Oteli’ndeydi. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Metin Altıok, İzmir’in Bergama ilçesinde 1941 yılında doğdu. Çocukluğu ve ilk gençlik dönemleri İzmir’in Karşıyaka ilçesinde geçti. İlk ve orta öğrenimini Alaybey İlkokulu’nda, lise eğitimini ise Karşıyaka Lisesi’nde tamamladı. Lise yıllarında edebiyat, felsefe, şiir, resim ve müzikle ilgilenen Altıok, ülkedeki güncel politik tartışmaları da yakından takip etmekteydi. Okulda şiir, hikâye, tiyatro gibi kültürel etkinliklerde yer alıyor, liseler arası yarışmalara katılıyordu. Camus, Kafka, Sartre, Huxley gibi yazarlar; Neruda, Lorca ve özellikle Ezra Pound ile T.S. Eliot gibi şairler başucu kitaplarıydı. Kitaplık haline getirdikleri balıkçı kahvesinde şiirler okuyan, resimler çizen, edebiyat ve felsefe tartışmaları yürüten, ülkedeki güncel politik konuları da izleyen bir öğrenci grubuna dâhildi. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Hindoloji Bölümü’ne 1961 yılında girdi. Daha sonra Felsefe Bölümü’nün Sistematik Felsefe Kürsüsü’ne yatay geçiş yaptı ve 1971 yılında bitirdi. Üniversite döneminde gençlik hareketi içinde yer alan Altıok, sonraki yıllarda Türkiye İşçi Partisi’ne üye oldu. Partinin genel başkanı Mehmet Ali Aybar’ın “Türkiye’ye özgü sosyalizm” perspektifini benimsedi. Bağımsız Türkiye Sosyalistler Birliği grubunun da üyesiydi. Mehmet Ali Aybar’ın Çekoslovakya işgali nedeniyle Sovyetler Birliği’ni kınaması ve hemen ardından parti içinde başlayan tartışmalarda Aybar’ın yanında yer aldı. Daha sonra onunla birlikte partiden istifa etti. Üniversite yıllarında sanat çalışmalarını da sürdürdü. 1960’ların sonuna değin daha çok ressam olarak tanınan Altıok, “küçük boyutlarda, desen ve karakalem çalışmaları” yapıyordu. El desenleri çiziyor, küçük suluboya çalışmaları yapıyordu. 1966 yılında üniversitede tanıştığı eleştirmen ve yazar Füsun Akatlı’yla evlenen Altıok, bir yıl sonra Fransız Derneği’nde Çetin Sipahi ile birlikte ilk resim sergisini açtı. Bu sergide “yumruklu, çaresiz, nasırlı ve her türlü eller” sergilendi. İlk resim sergisini, ortak ve kişisel resim sergileri izledi. Daha sonraki yıllarda Altıok’un sanatında ağırlık resimden şiire kaydı. Resim yapmaktan hiçbir zaman vazgeçmedi ama sanatsal üretiminin merkezinde artık şiir vardı. İlk şiirleri ise Soyut dergisinde 1969 yılında yayımlandı. Aynı yıl kızı Zeynep doğdu. 1974 yılında üniversiteden mezun olan Altıok, Orta Doğu Amme İdaresi’nde işe başladı. İlk şiir kitabı Gezgin ise 1976 yılında yayımlandı. Gezgin’i sekiz şiir kitabı takip etti. Şiirlerinin baskın temaları ölüm, yalnızlık, ayrılık ve acı idi. Şiirleri Fethi Naci, Turgut Uyar, Cemal Süreya gibi önemli şairler tarafından övgüyle karşılandı. Şiir kitaplarıyla sırasıyla Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü (1980), Halil Kocagöz Şiir Ödülü (1989) ve Cemal Süreya Şiir Ödülü (1991) kazandı. Altıok’un resim ve şiir dışında bir diğer sanatsal uğraşı ise heykelcilikti. Kibele heykellerinin yanı sıra tırnak törpüsü ve çakı kullanarak oyduğu taşlardan birtakım figürler yapıyordu. 1970’lerin sonları ise Metin Altıok’un yaşamında önemli değişimlerin yaşandığı bir dönem oldu. Füsun Akatlı’yla 1979’da boşanan Altıok, Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü’ndeki işinden ayrılarak felsefe öğretmenliğine atanmak için başvuru yaptı. Kasım ayında Bingöl Lisesi felsefe öğretmenliğine atandı. 1980 yılında da bir ilkokul öğretmeni olan Nebahat Çetin ile evlendi. 1986 yılında Bingöl Lisesi’nden önce Bingöl’ün Genç ilçesine, daha sonra Karaman İmam Hatip Lisesi’ne felsefe öğretmeni olarak atandı. Karaman İmam Hatip Lisesi’nde felsefe dersleri yerine haftada iki saat psikoloji dersi verdi. “Artık kendisine öğretmenlik yaptırmayacaklarını” düşünen Altıok’un o sıralarda sağlık sorunları da artmıştı. 1990 yılında Sağlık Kurulu kararıyla malulen emekliye ayrılarak Ankara’ya yeniden yerleşti. İşçi Partisi’ne üye oldu. Partinin yayın organı olan Aydınlık gazetesinin “Kara Kutu” adlı köşesinde yazılar yazmaya başladı. Altıok, 1993 yılında Sivas’ta gerçekleştirilen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne çağrılı yazarlardan biriydi. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Kültür Merkezi’ndeki açılış töreninden sonra şenliğe çağrılı yazarlar kitaplarını imzalamak ve okuyucularla söyleşiler yapmak üzere Buruciye Medresesi’nin bahçesinde yer alan kitap stantlarına geçti. Altıok’un masası Buruciye Medresesi’nin arka tarafında, şair dostları Behçet Aysan ile Uğur Kaynar’ın masalarına bitişikti. Kitaplarını imzaladı. Şenlik programında ismi belirtilmemiş olsa da saat 17.30’da yazar Sami Karaören’in yönettiği, Asım Bezirci, Öner Yağcı ve Hüseyin Gülkanat’ın yer aldığı panelde Pir Sultan’ın şiirleri hakkında konuşma yaptı. 2 Temmuz Cuma günü saat 10.00’da yazar arkadaşlarıyla birlikte kitaplarını imzalamak ve söyleşiler yapmak üzere yeniden Buruciye Medresesi’ndeki kitap standındaydı. Kitaplarını imzaladıktan sonra öğle yemeği için Cumhuriyet Lokantası’na geçti. Akşam saat 20.00’de Buruciye Medresesi’nde yapılacak Şiir Akşamı’nı yönetecekti. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Cumhuriyet Lokantası’nın önünden geçerek Valilik binasına doğru yürümeye başladı. Metin Altıok da diğer yazar arkadaşları gibi olaylar durulana kadar konakladığı Madımak Oteli’ne geçti. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi. Otelden yaralı olarak çıkarılan Altıok, Sivas’tan helikopter ile Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ne getirildi. 9 Temmuz günü uzun süre soluduğu karbondioksit zehirlenmesi sonucu hayata gözlerini yumdu.
Muammer Çiçek, Tokat’ın Zile ilçesinde 1967 yılında doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Zile’de okudu. Lise eğitimini ise Kütahya Kurtuluş Lisesi’nde tamamladı. Gazi Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’ne girdi. Öğrencilik yıllarında gelecekteki mesleğine hazırlık adına inşaat statik ve şehir planlama bürolarında çalıştı. 1992 yılında üniversiteden şehir planlamacısı unvanıyla mezun olan Çiçek, 1993 yılının Nisan ayında Çankaya Belediyesi İmar Müdürlüğü’nde işe başladı. Lise yıllarından itibaren şiir ve tiyatro sanatına ilgi duyan Çiçek’in ilk ciddi sanatsal çalışmaları üniversite döneminde gerçekleşti. Bu zaman zarfında 60’a yakın şiir yazdı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’ne bağlı Pir Sultan Abdal Tiyatro Topluluğu’nda oyunculuk, oyun yazarlığı ve yönetmenlik yaptı. Erol Toy’un yazdığı Pir Sultan Abdal tiyatro oyununda Kara Kadı’yı canlandıran Çiçek, aynı zamanda gençlik sorunları, işsizlik, aile ve marjinal pop kültürüne ilişkin fragmanter oyunlar içeren İnadına Yaşamak adlı bir tiyatro oyunu yazdı. Tiyatro Topluluğu tarafından dönemin Ankara siyasetini konu edinmiş olan Memleketimden Meclis Manzaraları adlı fragmenter oyunu defalarca oynandı. Ayrıca Muammer, tiyatro topluluğuna yeni katılan genç arkadaşlarının eğitimine de yardımcı oluyordu. İnci Türk ile tanışıklığı da tiyatro topluluğunun etkinlikleri aracılıyla gerçekleşti. İnci, kostümcü ve suflöz olarak tiyatro topluluğunun teknik ekibindeydi. 1992 yılında Sivas’ın Yıldızeli ilçesi Banaz Köyü’nde gerçekleştirilen 3. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri’ne de birlikte katılmışlardı. Şenlik kapsamında Pir Sultan Abdal tiyatro oyununu sergilemişlerdi. Çiçek, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Şenlikleri’nde Pir Sultan Abdal tiyatro oyununu yönetecekti. 30 Haziran akşamı semahçı, tiyatrocu ve stant görevlilerinin yer aldığı otobüs Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktı. Muammer ve İnci otobüste yan yana oturuyordu. İnci, Sağlık Bakanlığı’nın sınavını kazanmış, Sivas’tan döndüğünde Biga’da göreve başlayacaktı. İnci ile yol boyunca Sivas dönüşünde yapacakları evlilik hazırlıkları hakkında konuştular. 1 Temmuz Perşembe günü Şenlik programı kapsamında başlayan etkinlikler yoğun ilgi gördü. 2 Temmuz Cuma günü ise Şenlik programının Sivas Merkez’deki ikinci etabı başladı. Muammer, sabah saatlerinde Buruciye Medresesi’ndeydi. Genç tiyatro yönetmeni, Öner Yağcı’dan “Gökyüzüne Akan Irmak” adlı romanını oyunlaştırmak için izin istedi. Öğlen saatlerinde ise semahçı, tiyatrocu ve stant görevlisi arkadaşlarıyla birlikte Sivas Lokantası’na geçti. Yönetmenliğini yapacağı Pir Sultan Abdal tiyatro oyunu Sivas Kültür Merkezi’nde akşam saat 20.00’de oynanacaktı; fakat henüz lokantadayken olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Sivas Lokantası’nın önünden geçerek Valilik Binası’na doğru yürümeye başladı. Muammer ise semahçı ve tiyatrocu arkadaşlarıyla birlikte daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçti. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Muhibe Leyla Çiftlik, 1958 yılında Sivas’ın Kangal ilçesinde doğdu. 1972 yılında ünlü halk ozanı Muhlis Akarsu'yla evlendi. İstanbul’da yaşamaya başladılar. Pınar, Çınar ve Damla adlı üç çocukları oldu. Muhibe Leyla Akarsu, 1993 yılında Sivas’ta gerçekleştirilen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri’ne misafir olarak katıldı. Eşi Muhlis Akarsu, şenliğe çağrılı sanatçılardan biriydi. 30 Haziran akşamı Muhlis Akarsu ile birlikte İstanbul’dan Sivas’a doğru yola çıktı. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Akşam saat 20.00’de 4 Eylül Kapalı Spor Salonu’nda Halk Gecesi etkinliği yapıldı. Muhlis Akarsu, salonu dolduran yaklaşık dört bin izleyicinin karşısında türkülerini ve deyişlerini okudu. Alkışlar eşliğinde sahneden ayrıldı. İzleyiciler arasında Muhibe Akarsu da vardı. 2 Temmuz Cuma günü ise olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik Binası’na doğru harekete geçti. Kısa bir süre sonra Madımak Oteli sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Muhibe Akarsu ve Muhlis Akarsu da Şenlik kapsamında Sivas’a gelmiş olan yüzlerce kişi gibi otelin içinde kuşatılmış durumdaydı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Muhlis Akarsu, 1948 yılında Sivas’ın Kangal ilçesine bağlı Minarekaya köyünde doğdu. lkokulu köyünde okudu. Daha sonra ailesiyle birlikte Malatya’ya göç etti. Ortaokul eğitimine burada başladı. Ekonomik zorluklardan dolayı okulu ikinci sınıfta terk etmek zorunda kaldı. Bir yandan çalışıyor, diğer yandan deyişler ve nefesler yazıyor, bağlamasıyla cem törenlerinde zákirlik yapıyordu. 17 yaşındayken artık usta bir bağlamacı ve yorumcu olmuştu. İdareli Kullan/Çıkarım Dağlara Ederim Seyran (1965) adlı ilk 45’lik plağını çıkardı. Bu dönemde Akarsu daha çok “geleneksel kalıplar içerisinde” Pir Sultan Abdal, Yunus Emre, şık Veysel, Karacaoğlan ve Kul Himmet’in “usta malı eserlerini” seslendiriyordu. Davut Sulari, Mahzuni Şerif, Feyzullah Çınar ve Daimi gibi dönemin ünlü ozanların etkisinde olan Muhlis Akarsu birçok plak çalışması yaptı. 1970’li yılların başlarında İstanbul’da yaşamaya başladı. 1972 yılında Muhibe Leyla Çiftlik’le evlendi. Pınar, Çınar ve Damla adlarında üç kızları oldu. “Geleneksel kalıplar içerisinde usta malı eserlerin” yanında kendi yazdığı “politik içerikli” eserleri de seslendirmeye başladı. Sevgi, aşk, dostluk ve insan sevgisi gibi temaların yanı sıra eşitlik, adalet, gurbet gibi toplumsal içerikli temalar da eserlerinde öne çıkmaya başladı. Demokratik kitle örgütlerinin düzenlediği gecelerde Ali Kızıltuğ, Abdullah Papur, Aşık Emekçi ve Nesimi Çimen’le birlikte sahneler aldı. Türkiye’de ve Avrupa’da birçok konser ve turnelere katılan Akarsu, TRT Ankara Radyosu’nda da program yapmaya başladı. Aynı dönemde kurduğu Pınar Plak Şirketi’yle yapımcılık görevi de üstlendi. 12 Eylül Darbesi’nin ardından tutuklandı. “Politik içerikli” eserleri nedeniyle üç yıl cezaevinde kaldı. 1983 yılında cezaevinden çıkan Akarsu, Arif Sağ ve Musa Eroğlu ile birlikte Muhabbet adlı bir albüm serisinin hazırlıklarına başladı. Öncülüğünü yaptığı albüm serisinin ilki olan Muhabbet 1 (1983) çok beğenildi. Yavuz Top’un da ekibe katılımıyla birinci albümü diğer altı albüm çalışması izledi. Bu albüm serisi Akarsu’nun popülerliğini daha fazla artırmıştı. Türkiye’de ve Avrupa’da konserler vermeye devam etti. Ayrıca solo ve düet albümler yaptı. 100’den fazla 45’liği, 4 uzunçaları ve 20’den fazla kaseti olan Akarsu, 1993 yılında yeni bir albüm hazırlığında iken Sivas’ta katledildi. Albüm, onun ölümünden sonra “Sivas Ellerinde Ömrüm Çalınır” adıyla piyasaya çıkarıldı. Akarsu, 1993 yılında Sivas’ta gerçekleştirilen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri’ne çağrılı sanatçılardan biriydi. 30 Haziran akşamı, eşi Muhibe Leyla Akarsu ile birlikte İstanbul’dan Sivas’a doğru yola çıktı. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Akşam saat 20.00’de 4 Eylül Kapalı Spor Salonu’nda gerçekleştirilen Halk Gecesi etkinliğinde sahneye çıktı. Spor salonunu dolduran yaklaşık dört bin izleyicinin karşısında türkülerini ve deyişlerini okudu. Alkışlar eşliğinde sahneden ayrıldı. İzleyiciler arasında eşi Muhibe Leyla Akarsu da vardı. 2 Temmuz Cuma günü ise olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik Binası’na doğru harekete geçti. Kısa bir süre sonra Madımak Oteli sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Muhlis Akarsu ve Muhibe Leyla Akarsu da şenlik kapsamında Sivas’a gelmiş olan yüzlerce kişi gibi otelin içinde kuşatılmış durumdaydı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Murat Gündüz, 1971 yılında Ankara’da doğdu. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü’nde öğrenciydi. Üniversiteden mezun olduktan sonra Makine Mühendisliği Bölümü’nü de okumak istiyordu. Müzik ve şiir sanatlarıyla da ilgiliydi. Ruhi Su ve Nazım Hikmet hayranıydı. Ruhi Su’ya ait tüm albümlerin koleksiyonuna sahipti. Musa Eroğlu’ndan saz dersleri de almaya başlamıştı. Köy yaşamına da tutkun olan Murat, fırsat buldukça köyüne giderdi. Hayvanları, özellikle atları çok severdi. 1990’ların başlarında Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin etkinliklerine katılmaya başladı. Derneğin Gençlik Komisyonu üyesiydi. 1992 yılının haziran ayında Sivas’ın Yıldızeli ilçesi Banaz Köyü’nde düzenlenen 3. Geleneksel Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılmıştı. Şenlik kapsamında kitap ve dergi standında görevliydi. 1993 yılında da kız kardeşi Birsen, derneğin Semah Topluluğu’na katıldı. Haziran ayında da Sivas’ta düzenlenecek 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Şenlikleri’nin hazırlıkları başlamıştı. Birsen, semah ekibiyle provalar yapıyor; Murat ise Gençlik Komisyonu üyesi olarak Şenlik hazırlıklarıyla ilgileniyordu. Gündüz, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri kapsamında açılacak kitap ve dergi standında görevliydi. Kız kardeşi Birsen ise hem semah ekibinde hem de kitap standında görevliydi. 30 Haziran akşamı iki kardeş, semahçı, tiyatrocu ve stant görevlisi arkadaşlarının yer aldığı otobüsle Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktılar. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Murat ve Birsen, Kültür Merkezi’ndeki açılış töreninden sonra kaset ve kitap standını açtılar. Akşam saatlerinde de 4 Eylül Kapalı Spor Salonu’nda semah gösterisi yapıldı. Birsen, semah topluluğundaki arkadaşlarıyla yaklaşık dört bin izleyicinin karşısında semah döndü. İzleyiciler arasında Murat da vardı. 2 Temmuz Cuma günü iki kardeş kitap ve kaset standını yeniden açtı. Öğle saatlerinde de Sivas Lokantası’na geçtiler. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Sivas Lokantası’nın önünden geçerek Valilik Binası’na doğru yürümeye başladı. Semahçı ve tiyatrocu arkadaşlarıyla birlikte daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçtiler. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Nesimi Çimen, 1931 yılında Adana’nın Saimbeyli kazasının Fatmakuyu köyünde doğdu. İlkokul eğitimi sadece üç ay sürmüş olan Çimen, amcasıyla birlikte kalaycılık yapıyordu. Henüz 11 yaşındayken amcasının curasını eline aldı. Dede geleneği curayı çalmaya başladı. Bir yıl sonra da cemlerde zákirlik yapmaya başladı. Köy ağasının kızı Dilber Hanım’a âşık oldu. 1949 yılında kalaycı Nesimi Çimen ile Dilber Hanım Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesine kaçarak evlendi. İlk plağını da aynı yıl çıkardı. 1956 yılında askerden dönen Çimen, o yıllarda Adana’ya bağlı olan Kadirli ilçesine taşındı. 1960’lı yıllar Nesimi Çimen’in hem sanatsal hem de politik yaşamında önemli dönüşümlerin yaşandığı bir tarihsel kesit oldu. 1962 yılında İstanbul’a giden Çimen, Almanya’ya işçi olarak gitmeye hazırlanıyordu. Sağlık kontrollerinden geçemeyince İstanbul’da iş aramaya başladı. Adana’dan tanışık olduğu edebiyatçı Yaşar Kemal aracılığıyla bir mozaik fabrikasında iş buldu. Fabrikada başlayan grev dalgası büyüdü. İşten atılanlar arasında grev yapan Nesimi Çimen de vardı. Mozaik fabrikasındaki deneyimi sadece dokuz ay sürmüştü.Parası ve kalacak yeri yoktu. Yaşar Kemal’i bulmak umuduyla Türkiye İşçi Partisi binasına gitti. Yaşar Kemal’i bulamadı ama partinin gençlik kolları başkanı olan Ali Yaşar’la tanıştı. Parti binasında kalmayabaşladı. Daha sonra bir gecekondu kiralayıp ailesini de İstanbul’a getirdi. İstanbul’dayken daha öncesinde “sembolik olarak icra ettiği curayı kitleler önünde âşık sıfatıyla çalmaya” başladı. Öncelikle “usta malı eserler” seslendiriyordu. Pir Sultan Abdal, Hatayi, Virani, Kul Himmet ve Kul Nesimi gibi ulu ozanların eserleri bunlardan sadece bazılarıydı. Daha sonra kendi eserlerini de seslendirmeye başladı. Ozan olarak eser yaratma sürecini “doğurma hali” olarak tarif eden Çimen, “gerek inançsal ve kültürel kimliğinin” birikimiyle gerek Türkiye’nin o yıllardaki politik atmosferiyle de hemhal olmasının sonucu olarak “siyası içerikli” eserler üretti. Müzik sanatı dışında sinema ve tiyatro deneyimleri de oldu. 1965 yılında senaryosunu Yaşar Kemal’in yazdığı, yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı Muradın Türküsü adlı filmde küçük bir rol aldı. Kuruluşundada yer aldığı ve içinde Müjdat Gezen, Ayberk Çölok, Ersun Kazançel, Tuncer Necmioğlu, Tuncel Kurtiz, Mustafa Alabora ve Halil Ergün’ün de olduğu Halk Oyuncuları Tiyatrosu’yla Erol Toy’un yazdığı Pir Sultan Abdal oyununda oynadı. Oyun İstanbul ve Ankara’da sahnelendikten sonra Anadolu turneleri başladı. 1967 yılında Tunceli’de oyun oynanırken olaylar çıktı. Tiyatro oyuncularının da gözaltına alındığı bu olaylardaNesimi Çimen gözaltında işkence gördü. 1970’lerde sadece Avrupa’da değil, aynı zamanda Türkiye’de de konserler vermeyi sürdürdü. 1975 yılının Mart ayında Ankara’da ve Haziran ayında İstanbul’da ilk Şah İsmail Gecesi’ni düzenledi. Nesimi Çimen, Şah İsmail Gecesi etkinliklerini Anadolu’nun muhtelif yerlerine yaymak istemiş olsa da Demirel hükümeti buna izin vermedi.1980’lerin sonunda ise eşi Dilber Çimen’den boşandı. Makbule Hanım ile tanıştıktan bir yıl sonra evlendiler. Evlilik kararının ardından Hatay’ın İskenderun ilçesinde taşındılar. İskenderun’da sanatsal üretimine ve konserlere devam ediyordu. İsveç’te oturum izni olan Çimen, 1993 yılında Makbule Çimen’e de İsveç’ten oturum izni aldı. Oraya gitmeyi planlıyorlardı. Çimen, 1993 yılında Sivas’ta gerçekleştirilen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne çağrılı sanatçılardan biriydi. “Sivas’a gidebilmek için 500 bin lira borç alarak” önce Hatay’dan Ankara’ya geldi. 30 Haziran akşamı, eşi Makbule Çimen’le birlikte şenliğe çağrılı sanatçıların yer aldığı otobüsle Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktı. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Akşam saat 20.00’de 4 Eylül Kapalı Spor Salonu’nda gerçekleştirilen Halk Gecesi etkinliğinde sahneye çıktı. Spor Salonu’nu dolduran yaklaşık dört bin izleyicinin karşısında türkülerini ve deyişlerini okudu. Alkışlar eşliğinde sahneden ayrıldı.Makbule Çimen de seyirciler arasındaydı. 2 Temmuz Cuma günü öğle saatlerinde ise olaylar başladı. Nesimi ve Makbule Çimen bir gece önceki etkinlikten sonra otele çok geç saatte dönmüşlerdi. Öğle saatlerinde uyandılar. Kahvaltı yapmak için Cumhuriyet Lokantası’na yöneldiler. Otelden çıktıkları an saldırganların sloganlar eşliğinde Valilik binasına yürüdüklerini gördüler. Otele geri döndüler. Kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından otel kuşatıldı. Nesimi Çimen ve Makbule Çimen de şenlik kapsamında Sivas’a gelmiş olan yüzlerce kişi gibi otelin içinde kuşatılmış durumdaydı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Nurcan Şahin, 1975 yılında Ankara’da doğdu. ilköğretimini Akşemsettin İlkokulu’nda tamamladı. 1992 yılında da Ankara Dikmen Lisesi’nden mezun oldu. Anne Fidan, okul eğitimi boyunca kızını sanatsal etkinliklere teşvik etti. Okuldaki folklor ve koro gruplarına yönlendirdi. Hafta sonları kızıyla beraber tiyatroya ve sinemaya gider, bayram tatillerinde de müzeleri gezerlerdi. Kitap tutkunu Nurcan, Dost Kitabevi’nden kredili olarak aldığı kitapları bir çırpıda okuyup yenileriyle değiştirirdi. Kendisine bir de saz aldı. Saz kursuna gitmek istiyordu. Nurcan’ın en yakın dostu ise birlikte büyüdüğü kuzeni Özlem Şahin’di. Zamanlarının büyük çoğunluğunu birlikte geçirirlerdi. Saraç Kültür ve Dayanışma Derneği bünyesinde yürütülen birtakım etkinliklerde de beraber sorumluluk aldılar. Bu etkinliklerde Nurcan semah döndü, Özlem ise sunuculuk yaptı. Daha sonra Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği’ne bağlı Gençlik Komisyonu’na üye oldular. 1993 yılında da Özlem’le beraber Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin kampüsünde gerçekleştirilen etkinlikte hediyelik eşya standı açtılar. Pir Sultan’ın, Nâzım Hikmet’in ve Ernesto Che Guevara’nın resimlerinin olduğu kızıl mendiller ile kolluklar, küpeler, kolyeler, bileklikler sattılar. Haziran ayında da Sivas’ta düzenlenecek 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’nin hazırlıklarına başladılar. O yaz Nurcan, ikinci kez üniversite sınavına girdi. Hayali Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde okumaktı. ÖSS sınavından 175 puan alarak Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü’nü kazandı ama katledildiği için öğrenemedi. Şahin, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri kapsamında açılan hediyelik eşya ve kitap stantlarında görevliydi. Özlem Şahin ile beraber aylar öncesinden hazırlıklarına başladıkları kol bağlarını, mendilleri, bayrakları ve boncuklarla süsledikleri çiçekleri bir çantaya koydular. Kültür Merkezi’ndeki açılış töreninden sonra Özlem’le birlikte Buruciye Medresesi’nin bahçesinde yer alan hediyelik eşya stantlarını açtılar. El emeği ürünlerini sergiledikleri hediyelik eşya standı medresenin girişindeydi. Masanın üzerinde kırmızı bezlerin üzerine siyah işlemelerle yaptıkları mendiller ile kolluklar, küpeler, kolyeler, bileklikler ve rengârenk boncuklar yer alıyordu. 2 Temmuz Cuma günü Buruciye Medresesi’ndeki hediyelik eşya standını yeniden açtılar. Öğle saatlerinde de Sivas Lokantası’na yemeğe gittiler. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Sivas Lokantası’nın önünden geçerek Valilik binasına doğru yürümeye başladı. Nurcan ve Özlem, semahçı ve tiyatrocu arkadaşlarıyla birlikte daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçti. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.
Özlem Şahin, 1976 yılında Ankara’da doğdu. İlköğretim eğitimini tamamladıktan sonra Dikmen Lisesi’ne başladı. Çocukluğundan itibaren özellikle edebiyata ilgi duyuyordu. En büyük hayali yazar olmaktı. Yazmak ve okumak en büyük tutkusuydu. Ayrıca şiire de meraklıydı. Nazım Hikmet ve Ahmet Arif’in eserleri başucu kitaplarıydı. Okul saatleri dışında da babasına markette yardımcı oluyordu. Şahin’in en yakın dostu ise birlikte büyüdüğü kuzeni Nurcan Şahin’di. Öyle ki, aynı bardaktan su içer; sofrada ikisine tek tabak konulurdu. Zamanlarının büyük çoğunluğunu da birlikte geçirirlerdi. Saraç Kültür ve Dayanışma Derneği bünyesinde yürütülen birtakım etkinliklerde de beraber sorumluluk aldılar. Bu etkinliklerde Özlem sunuculuk yaptı, Nurcan ise semah döndü. Daha sonra Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği’ne bağlı Gençlik Komisyonu’na üye oldular. Özlem Şahin, Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği’ne bağlı kurulan tiyatro topluluğunun da üyesiydi. Pir Sultan Abdal Tiyatro Topluluğu’nda hem makyözlük yapıyor hem de Pir Sultan Abdal oyununda köylü kadınlardan birini canlandırıyordu.1992 yılının Haziran ayında Sivas’ın Yıldızeli ilçesi Banaz köyünde düzenlenen 3. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne de katılmıştı. Banaz’daki etkinliklerde sadece tiyatro topluluğundaki sorumluluklarını yerine getirmemiş, aynı zamanda dernek yararına açılan stantlarda dergi ve kitap satışları da yapmıştı. 1993 yılında da Nurcan’la beraber Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin kampüsünde gerçekleştirilen etkinlikte hediyelik eşya standı açtılar. Pir Sultan’ın, Nâzım Hikmet’in ve Ernesto Che Guevara’nın resimlerinin olduğu kızıl mendiller ile kolluklar, küpeler, kolyeler, bileklikler sattılar. Haziran ayında da Sivas’ta düzenlenecek 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’nin hazırlıklarına başladılar. Aynı yıl Dikmen Lisesi’nden mezun olan Özlem, üniversite sınavına girdi ve sınav sonucunu beklemeye başladı. Şahin, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinliklerikapsamında açılan hediyelik eşya ve kitap stantlarında görevliydi. Nurcan Şahin’le beraber aylar öncesinden hazırlıklarına başladıkları kol bağlarını, mendilleri, bayrakları ve boncuklarla süsledikleri çiçekleri bir çantaya koydular. 30 Haziran akşamı semahçı, tiyatrocu ve stant görevlisi arkadaşlarının yer aldığı otobüsle Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktılar. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Kültür Merkezi’ndeki açılış töreninden sonra Nurcan’la birlikte Buruciye Medresesi’nin bahçesinde yer alan hediyelik eşya stantlarını açtılar. El emeği ürünlerini sergiledikleri hediyelik eşya standı medresenin girişindeydi. Masanın üzerinde kırmızı bezlerin üzerine siyah işlemelerle yaptıkları mendiller ile kolluklar, küpeler, kolyeler, bileklikler ve rengârenk boncuklar yer alıyordu. 2 Temmuz Cuma günü Buruciye Medresesi’ndeki hediyelik eşya standını yeniden açtılar. Öğle saatlerinde de Sivas Lokantası’na yemeğe gittiler. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Sivas Lokantası’nın önünden geçerek Valilik binasına doğru yürümeye başladı. Özlem ve Nurcan, semahçı ve tiyatrocu arkadaşlarıyla birlikte daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçti. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.
Sait Metin, 1970 yılında Ankara’da doğdu. Ankara Süleyman Nazif İlkokulu’ndan mezun olduktan sonra Ankara Tuzluçayır Lisesi’ne başladı. Lise yıllarında iki büyük tutkusu vardı. İlkokul öğretmeni olan amcası Halil Metin aracılığıyla kolayca ulaşabilme imkânı bulduğu kitaplarla zaman geçirmek ilk tutkusuydu. Özellikle edebi türdeki kitapları okumaktan hoşlanıyordu. Bir diğer tutkusu ise basketbol ve futbol oynamaktı. Lise okul takımında basketbol ve futbol oynayan Sait, liseyi bitirdikten sonra da Gazi Tıp Futbol Takımı’nda amatör olarak futbol oynamaya devam etti. 1989 yılında Çankırı Karatekin Üniversitesi Meslek Yüksekokulu’nda İnşaat Teknikerliği Bölümü’nü kazandı. Futbol ve basketbol yaşamı da böylece sonlanmış oldu. Üniversiteden mezun olduktan sonra Ankara’da özel bir kuruluşta muhasebeci olarak işe başladı. 1990’lı yılların başları Sait’in sanata yoğun ilgi duyduğu, mesai saatleri dışında zamanının büyük bir bölümünü Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği’nde geçirdiği dönemdi. Semah, tiyatro ve müzik etkinlikleriyle dernek, gençler için çekim merkezi haline gelmişti. Sait, derneğe bağlı olarak kurulan Güne Umut adlı müzik grubunda bağlama çalıyordu. Ayrıca derneğe bağlı Pir Sultan Abdal Tiyatro Topluluğu’na da üyeydi. Sait’in yaşamındaki esaslı değişim ise Yeşim Özkan’la tanışmasıyla başladı. Sait, Pir Sultan Abdal tiyatro oyununda Pir Sultan’ı; Yeşim ise Pir Sultan’ın eşi Ballıhan karakterini canlandırıyordu. 25 Haziran 1993 yılında Ankara Küçük Tiyatro’da ilk kez birlikte sahne almışlardı. Önce arkadaş, daha sonra sevgili oldular. Metin, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’nde hem Pir Sultan Abdal oyunundaki rolünü canlandıracak hem de semah grubuna saz çalacaktı. 30 Haziran akşamı semahçı, tiyatrocu ve stant görevlilerinin yer aldığı otobüs Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktı. Sait ve Yeşim otobüste yan yana oturuyordu. Sivas’tan döndüklerinde birlikteliklerini aileleriyle paylaşacak ve kısa bir süre sonra da evleneceklerdi. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında başlayan etkinlikler yoğun ilgi gördü. 2 Temmuz Cuma günü ise şenlik programının Sivas Merkez’deki ikinci etabı başladı. Sivas Kültür Merkezi’nde akşam saat 20.00’de Pir Sultan Abdal oyunu oynanacaktı; fakat öğleden sonra olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Sivas Lokantası’nın önünden geçerek Valilik binasına doğru harekete geçti. Sait ise o esnada lokantada yemek yemekteydi. Semahçı ve tiyatrocu arkadaşlarıyla birlikte daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçti. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.
Sehergül Ateş, 1963 yılında Ankara’da doğdu. Babası Halkçı Parti’den 17. Dönem TBMM Tunceli milletvekilliği yapmış Musa Ateş’ti. Aynı zamanda dede soyundan gelen Musa Ateş, evde cem törenleri de düzenlerdi. Sehergül de çocukluğundan itibaren evlerinde düzenlenen cem törenlerine katılarak büyüdü. Sehergül, ilkokulu Çankaya Kıbrıs Bayraktar İlkokulu’nda okudu. Gazi Osman Paşa Ortaokulu’nda ortaokul eğitimini tamamladı. 1980 yılında 50. Yıl Lisesi’nden mezun olan Sehergül, Türkiye Elektrik Kurumu’nda memur olarak işe başladı. Mesai saatleri dışında Halk Eğitim Merkezi’nin kurslarına katılıyordu. El işi takılar, gümüş bilezikler, makrome el işleri yapıyordu. Çiçekleri ise onun “en yakın dostlarıydı.” Çiçeklerine özenle bakar, onlarla konuşmaktan keyif alırdı. Evinde özenle baktığı menekşeler, akasyalar ve güller dışında, memur olarak çalıştığı Türkiye Elektrik Kurumu'nda odasında da 40’a yakın çiçeği vardı. 1993 yılı ise Sehergül’ün önemli kararlar aldığı ve uyguladığı bir zaman kesitiydi. Öncelikle eğitim hayatını devam ettirmek istiyordu. Açık Öğretim Fakültesi Ev İdaresi Bölümü’ne başladı. Bağlama çalmayı çok isteyen Sehergül, Musa Eroğlu’nda dersler almaya başladı. Aynı yıl evlilik planları da yapıyordu. Türkiye Elektrik Kurumu’ndaki iş arkadaşıyla kendi aralarında söz kesmişlerdi. Nişanlanmak için babasının Didim’deki yazlıktan dönmesini bekliyordu. Ateş, 1993 yılında Sivas’ta gerçekleştirilen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri’ne Edibe Ağbaba Sulari’nin konuğu olarak gitti. Edibe Sulari ile Sehergül hem yakın akraba hem de yakın dostlardı. 30 Haziran 1993 günü akşamı, Şenliğe çağrılı sanatçıların yer aldığı otobüsle Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktılar. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Akşam saat 20.00’de 4 Eylül Kapalı Spor Salonu’nda Halk Gecesi etkinliği yapıldı. Etkinlikte sahne alan ozanlardan biri de Edibe Sulari idi. Sehergül de salonu dolduran yaklaşık dört bin izleyicinin arasındaydı. 2 Temmuz Cuma günü ise olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik Binası’na doğru harekete geçti. Bir süre sonra Madımak Oteli'ne yönelen ve sayıları on binleri bulan saldırganlar oteli kuşattı. Sehergül ve Edibe de şenlik kapsamında Sivas’a gelmiş olan yüzlerce kişi gibi otelin içinde kuşatılmış durumdaydı. Akşam saatlerinde de otel ateşe verildi.
Serkan Doğan, 1974 yılında Tunceli’de doğdu. ilkokul ve ortaokulu Keçiören’de okudu. Daha sonra Dikmen semtine taşındılar. Doğan, Dikmen Lisesi’nde eğitimine başladı. Lise yıllarında en büyük tutkusu futbol oynamaktı. Önce okul takımında, daha sonra Gazi Osman Paşa takımında amatör olarak futbol oynadı. Bir diğer tutkusu ise balıkları ve güvercinleriydi. Kendisine bir akvaryum almıştı. Okuldan eve geldiğinde balıklarıyla ve evin balkonunda beslediği güvercinleriyle vakit geçirirdi. 1990’lı yılların başlarında Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği’yle tanıştı. Evleri Dikmen semtinde yer alan derneğe çok yakındı. Abisi Serdar Doğan’la beraber derneğin etkinliklerine katılmaya başladılar. İki kardeş derneğe bağlı semah ve tiyatro topluluğuna dâhil oldu. Dernek tarafından düzenlenen birçok etkinlikte yer aldılar. 1992 yılının Haziran ayında Banaz’da düzenlenen 3. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne ağabeyi Serdar’la birlikte katıldı. Etkinlikler kapsamında Banaz’da semah döndü. Ayrıca Serkan saz çalmaya çok meraklıydı. Kısa bir süre sonra kendi kendine saz çalmayı da öğrendi. 1993 yılında Sivas’ta düzenlenecek etkinliklerin hazırlıkları başladı. Serkan, Pir Sultan Abdal oyununda Ali Baba’yı canlandırıyordu. Altındağ Belediyesi’nin tiyatro salonunda prova çalışmaları yapıyorlardı. Aynı yıl Serkan, üniversite sınavına da girdi. Aslında okul eğitimini sürdürmek istemiyordu. Askerlik dönüşü dolmuşun başına geçmeyi planlıyordu. O yaz yine de sınava girdi. Anadolu Üniversitesi sosyal Bilimler Bölümü’nü kazandığını ise öğrenemedi. Doğan, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’nde hem semah dönecek hem de Pir Sultan Abdal tiyatro oyununda yine Ali Baba’yı canlandıracaktı. Ayrıca abisi Serdar’la beraber kitap ve kaset standında görevliydi. 30 Haziran akşamı iki kardeş, diğer semahçı, tiyatrocu ve stant görevlisi arkadaşlarının yer aldığı otobüsle Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktı. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Serkan ve Serdar, Kültür Merkezi’ndeki açılış töreninden sonra Buruciye Medresesi’nin bahçesinde kaset ve kitap standını açtılar. Akşam saatlerinde de 4 Eylül Kapalı Spor Salonu’nda semah gösterisi yapıldı. Semah ekibi dönüşümlü sahneye çıktığı için o akşam semah dönenler arasında Serkan yoktu. O, semah gösterisinin fotoğraf çekimini yaptı. 2 Temmuz Cuma günü Serkan ve Serdar, medresenin bahçesinde açılan kitap ve kaset standının başındaydı. Öğle saatlerinde de Canşenliği Tiyatro Grubu’nun medresenin bahçesinde sergilediği oyun başladı. Polisin müdahalesiyle oyun yarıda kesildi. Serkan ve Serdar saldırı olabileceği endişesiyle standı toplayıp Sivas Lokantası’na geçtiler. Yemek yedikleri sırada cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Sivas Lokantası’nın önünden geçerek Valilik binasına yönelmişti. Kültür Merkezi’nde saat 14.00’te Arif Sağ dinletisi yapılacaktı. Serkan ve Serdar lokantadan çıkıp Kültür Merkezi’ne doğru yürümeye başladı. Saldırganların Kültür Merkezi’ne yöneldiği haberini aldılar. Semahçı ve tiyatrocu arkadaşlarıyla birlikte daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçtiler. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.
Serpil Canik, 1974 yılında Ankara’da doğdu. İlkokulu Dikmen İlkokulu’nda, ortaokulu Akşemsettin Ortaokulu’nda okudu. Ayrancı Ticaret Lisesi’nde Muhasebe Bölümü’ne başladı. Lise son sınıfta S.S Eyko Arsa ve Konut Yapı Kooperatifi’nde staja başladı. 1992 yılında liseden mezun olan Serpil, aynı yıl staj yaptığı şirkette işe başladı. Canik, hem çalışıyor hem de üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. Üniversitede İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü okumak istiyordu. Ablası Serdal Canik aracılığıyla Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği’yle tanıştı. Serdal, derneğe bağlı tiyatro topluluğunun üyesiydi. Serpil ise çocukluğundan itibaren halk oyunları tutkunuydu. Ayrancı Ticaret Lisesi’nde halk dansları topluluğuna katılmıştı. Dernek bünyesinde de önce folklor, daha sonra semah ekibine girdi. Mesai saatleri dışında zamanın büyük bir bölümünü semah provalarında geçirirdi. 1992 yılında semah ekibiyle Çanakkale’ye gitti. Çanakkale Belediyesi tarafından düzenlenen 29. Troya Festivali’nde semah döndü. Ağustos ayında düzenlenen 29. Hacı Bektaş-ı Veli Anma Törenleri’nde de semah ekibinde yer aldı. Canik, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’nde semah dönecekti. Ablası Serdal Canik ise Pir Sultan Abdal tiyatro oyununda köylü rolünü oynayacaktı. İki kardeş, aynı zamanda kitap standında görevliydi. 30 Haziran akşamı iki otobüs Ankara’nın Dikmen semtinden Sivas’a doğru yola çıktı. Babası Muharrem, annesi Sultan ve en küçük kardeşi Ahmet, şenliğe katılacak misafirlerin ve dernek yöneticilerinin olduğu otobüste; Serpil ve Serdal ise semahçı, tiyatrocu ve stant görevlisi arkadaşlarının yer aldığı otobüsteydi. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Kültür Merkezi’ndeki açılış töreninden sonra Buruciye Medresesi’nin bahçesinde kitap stantları açıldı. Serpil ve Serdal dernek adına açılan kitap standının başındaydı. 2 Temmuz Cuma günü ise şenlik programının Sivas Merkez’deki ikinci günü başladı. Serpil, sabah saatlerinde Buruciye Medresesi’ndeki kitap standındaydı. Öğle saatlerinde de arkadaşlarıyla birlikte Sivas Lokantası’na geçti. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Sivas Lokantası’nın önünden geçerek Valilik binasına doğru yürümeye başladı. Ardından Kültür Merkezi’ne yöneldiler.O esnada aile üyelerinin her biri başka bir yerdeydi. Anne, baba ve küçük kardeşi Alibaba Mahallesi’nde, ablası Serdal Kültür Merkezi’ndeydi. Serpil ise semahçı arkadaşlarıyla daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçti. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.
Uğur Kaynar, 1956 yılında Sivas’ın Zara ilçesinde doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Zara’da okudu. 14 yaşındayken annesini kaybeden Kaynar, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını geçirdiği Zara’dan ayrılarak Ankara’ya yerleşti. Kurtuluş Lisesi’nde lise eğitimine başladı. Lise yıllarında politik mücadeleye katılan Kaynar, LİSE-DER’in kurucuları arasındaydı. Ekonomik zorluklar ve Gençlik Hareketi içindeki aktif rolünden dolayı lise eğitimini tamamlayamadı. LİSE-DER’den sonra Dev-Genç bünyesinde de politikmücadelenin içinde yer almayı sürdürdü. 1977 yılında Ankara’nın Ayrancı semtinde Halkevleri bünyesinde kurulması planlanan Halk Odası çalışmaları sırasında tanıştığı “mücadele arkadaşı” Serap Kaynar’la evlendi. O yıllarda aynı zamanda ahşap oyuncak imalatı, kuruyemiş ve kaset satışı gibi çeşitli işler yaptı. 1979, 1980 ve 1980 Askerî Darbesi’nden sonraki yıllarda çeşitli aralıklarla Mamak Cezaevi’nde yattı. Cezaevindeyken kızı Elif’in doğum haberi ile babasının ölüm haberini birlikte aldı. “Hapishane koşullarından kalma bir kemik erimesi hastalığı”yla 1983 yılında cezaevinden çıktı.Cezaevinden çıktıktan sonra video kulüp işletmeciliği gibi çeşitli işler yapmayı sürdürse de 1980’lerin ortaları Kaynar’ın sabahlara kadar şiirle meşgul olduğu yıllardı. Şiirlerini önce bir peçeteye, daha sonra başka bir peçeteye ve bir başka peçeteye yazardı. Böylece damıtım işlemi peçeteler üzerinde tamamlanmış olurdu. Şiirlerinin teması ise sevgi, hüzün ve ölüm idi. Aynı zamanda şiirlerinde “humour’a dönüşmeye yatkın bir kara mizah” da bulmak mümkündü. Şiirleri; onunla anılabilecek bir argo, “belli belirsiz absürdlükler, çizgi dışılıklar, dize ölçüsünde şaşırtıcı söyleşiler, anlamını ancak Uğur’un çözebileceği birtakım şifreler, gizler” içeriyordu. Mesajını açık ve net bir şekilde vermeyen, böyle bir kaygı da gütmeyen nevi şahsına münhasır bir şairdi. 1987 yılında kızı Ezgican doğdu. “Cezaevi döneminin birikimi” olan ilk şiir kitabı Çiçekler Halaya Durdu 1988’de yayımlandı. 1990 yılında Ankara’da, şairlerin şiirlerini kendi el yazılarıyla yayımladığı Elyazıları Yayıncılık’ı kurdu. Gizemya (1990) ve Aşkınam (1991) adlı şiir kitaplarını da bu yayınevinden kendi el yazısıyla yayımladı. Ayrıcasekiz şairin şiir kitaplarını yine kendi el yazısıyla yayımladı. Bu şairler arasında Sivas Katliamı’nda yitirdiğimiz Behçet Aysan ve Metin Altıok da vardı. Kaynar, 1993 yılında Sivas’ta gerçekleştirilen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne çağrılı şairlerden biriydi. 1992 yılında Sivas’ın Yıldızeli ilçesi Banaz köyünde gerçekleştirilen 3. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne de katılmıştı. 30 Haziran 1993 günü akşamı, şenliğe çağrılı sanatçıların yer aldığı otobüsle Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktı. 1 Temmuz Perşembe günü Şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Kültür Merkezi’ndeki açılış töreninden sonra şenliğe çağrılı yazarlar kitaplarını imzalamak ve okuyucularla söyleşiler yapmak üzere Buruciye Medresesi’nin bahçesinde yer alan kitap stantlarına geçti. Kaynar’ın masası Buruciye Medresesi’nin arka tarafında, şair dostları Metin Altıok ile Behçet Aysan’ın masasına bitişikti. 2 Temmuz Cuma günü saat 10.00’da yazar arkadaşlarıyla birlikte kitaplarını imzalamak ve söyleşiler yapmak üzere yeniden Buruciye Medresesi’ndeki kitap standındaydı. Kitaplarını imzaladıktan ve okuyucularıyla söyleştikten sonra öğle yemeği için Cumhuriyet Lokantası’na geçti. Akşam saat 20.00’de Buruciye Medresesi’nde yapılacak Şiir Akşamı’nda panelist idi. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Cumhuriyet Lokantası’nın önünden geçerek Valilik binasına doğru yürümeye başladı. Uğur Kaynar da diğer yazar arkadaşları gibi olaylar durulana kadar, konakladığı Madımak Oteli’ne geçti. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.
Yasemin Sivri, 1974 yılında Ankara’da doğdu. İlkokul eğitiminin ilk üç yılını Mamak Derbent İlkokulu’nda, kalan yıllarını da Sokullu Mehmet Paşa İlkokulu’nda tamamladı. Atatürk Lisesi’nden mezun olan Yasemin, “bir kitap kurdu” idi. Okumak, araştırmak ve tartışmak en büyük tutkusuydu. Okuduğu kitaplar üzerine eleştirel notlar aldığı defterini yanından hiç ayırmazdı. Şiir sanatına da tutkundu. Nâzım Hikmet, Ahmed Arif ve Orhan Veli başucu kitaplarından sadece bazılarıydı. 1991 yılının ortalarında kız kardeşi Asuman’la birlikte Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği’nin kültürel etkinliklerine katılmaya başladı. İki kardeş bir düğün töreninde semah ekibinin gösterisini izlemiş ve çok etkilenmişlerdi. Kısa bir süre sonra derneğe bağlı semah topluluğuna dâhil oldular. Dernek tarafından düzenlenen birçok etkinlikte semah döndüler. 1992 yılının Haziran ayında Banaz’da düzenlenen 3. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne de katıldılar. Sivri, 1992 yılında Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü’ne girdi. Hayali üniversitede akademik kariyer yapmaktı. Felsefe öğretmeni İoanna Kuçuradi ona akademik alanda ilerlemesini önermişti. Yasemin de gelecek planlarını bu öneriye uygun şekilde tasarlamıştı. Goethe Enstitüsü’nde Almanca kursuna başladı. Üniversiteden mezun olunca Almanya’da yüksek lisans yapmayı planlıyordu. 1993 yılında da dernek tarafından düzenlenen etkinliklerde görev almaya devam etti. Semah ekibinde yer almak dışında, aynı zamanda derneğin kütüphane sorumlusu olmuştu. Kız kardeşi Asuman ise henüz 16 yaşında olmasına rağmen semah topluluğunda hoca olmuştu. Haziran ayında Hollanda vatandaşı Carina Thuijs adlı kültürel antropoloji öğrencisiyle tanıştılar. Carina, Yasemin’in Hollanda’da sosyal hizmet uzmanı olarak çalışan kuzeninin yönlendirmesiyle amcalarının evinde misafir olarak kalıyordu. “Türk Kadınlarının Sosyal Ağları ve Kendi Aralarındaki Hiyerarşik İlişki” konulu bir araştırma tezi için Çorum’un Mollahasan köyünde saha çalışması yapacaktı. Yasemin ve Asuman’la kısa sürede çok yakın arkadaş oldu. İki kardeş ise o sıralar Temmuz ayında Sivas’ta düzenlenecek 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’nin hazırlıklarına başlamışlardı. Carina da dernekteki semah provalarını izlemeye başladı. Dernekteki birçok insanla arkadaş oldu. Sivas’ta düzenlenecek şenliğe onlarla beraber katılmaya karar verdi. Sivri, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’ne derneğin Gençlik Komisyonu üyesi ve kütüphane sorumlusu olarak katıldı. Kitap standında görevliydi. Şenliğe çağrılı yazar ve şairlerle tanışmayı amaçlıyordu. Kız kardeşi Asuman ve Carina Thuijs ile birlikte 30 Haziran akşamı semahçı, tiyatrocu ve stant görevlilerinin yer aldığı otobüsle Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktı. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Kültür Merkezi’ndeki açılış töreninin ardından şenliğe çağrılı yazarlar kitaplarını imzalamak ve okuyucularla söyleşiler yapmak üzere Buruciye Medresesi’nin bahçesinde yer alan kitap stantlarına geçti. Yasemin de medresenin bahçesinde açtıkları kitap standının başındaydı. Bir taraftan dernek adına kitap satışı yapıyor, diğer taraftan yazarlarla sohbet ediyordu. Akşam saatlerinde de 4 Eylül Kapalı Spor Salonu’nda Halk Gecesi etkinliği gerçekleşti. Asuman, semah topluluğundaki arkadaşlarıyla yaklaşık dört bin izleyicinin karşısında semah döndü. İzleyiciler arasında ablası Yasemin de vardı. 2 Temmuz Cuma günü kitap stantları yeniden açıldı. Şenliğe çağrılı yazarlara yardımcı olmaları için derneğin genç üyeleri görevlendirilmişti. Asım Bezirci’nin yardımcısı da Yasemin’di. Asım Bezirci’nin kitap standında beraber oturdular ve uzun uzun sohbet ettiler. Yasemin, aynı gün Aziz Nesin ve Asım Bezirci’ye kitaplarını da imzalattı. Öğle saatlerinde ise olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik binasına doğru harekete geçti. Yasemin, Asuman ve Carina, semahçı ve tiyatrocu arkadaşlarıyla birlikte daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne yöneldi. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.
Yeşim Özkan, 1973 yılında Ankara’da doğdu. ilköğretim eğitimini Alparslan İlköğretim Okulu’nda tamamladı. Liseden mezun olduktan sonra Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu’na girdi. Böylece çocukluğundan itibaren hayalini kurduğu mesleğe “ilk adımını da atmış” oluyordu. Okul eğitimi dışında şiir ve tiyatro sanatlarıyla ilgiliydi. 1992 yılında amatör bir tiyatro topluluğuna katıldı. İlk oyununu Ankara Sanat Sahnesi’nde Aç Sınıfın Laneti adlı oyunla sahneledi. 1992 yılının Mayıs ayında da Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği’nin tiyatro topluluğuna girdi. Özkan, tiyatro topluluğunda hem dekorcu olarak teknik kadroda yer alıyor hem de Pir Sultan Abdal oyununda Ballıhan karakterini canlandırıyordu. Daha sonra ablası Huriye Özkan da Pir Sultan Abdal Kültür ve Tanıtma Derneği’nin semah ve tiyatro ekibine katıldı. 1992 yılının haziran ayında Sivas’ın Yıldızeli ilçesi Banaz Köyü'nde düzenlenen 3. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’nde ve ağustos ayında düzenlenen 29. Hacı Bektaş-ı Veli Anma Törenleri’nde iki kardeş birlikte tiyatro sahnesine çıktılar. Tiyatro topluluğunda Sait Metin ile tanıştı. Sait, Pir Sultan Abdal tiyatro oyununda Pir Sultan’ı; Yeşim ise Pir Sultan Abdal’ın eşi Ballıhan’ı canlandırıyordu. 25 Haziran 1993 yılında da Ankara Küçük Tiyatro’da ilk kez birlikte sahne aldılar. Özkan, 1993 yılında Sivas’ta düzenlenen 4. Geleneksel Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri’nde hem Pir Sultan Abdal oyunundaki rolünü canlandıracak hem de teknik kadrodaki görevlerini yerine getirecekti. 30 Haziran akşamı ablası Huriye, sevgilisi Sait ve diğer semahçı, tiyatrocu ve stant görevlisi arkadaşlarının yer aldığı otobüsle Ankara’dan Sivas’a doğru yola çıktı. Yeşim ve Sait otobüste yan yana oturuyordu. Sivas’tan döndüklerinde birlikteliklerini aileleriyle paylaşacak ve kısa bir süre sonra da evleneceklerdi. 1 Temmuz Perşembe günü şenlik programı kapsamında etkinlikler başladı. Akşam saatlerinde 4 Eylül Kapalı Spor Salonu’nda semah gösterisi yapıldı. Huriye, semah topluluğundaki arkadaşlarıyla yaklaşık dört bin izleyicinin karşısında semah döndü. İzleyiciler arasında Yeşim de vardı. 2 Temmuz Cuma günü şenlik programının Sivas Merkez’deki ikinci etabı başladı. Sivas Kültür Merkezi’nde akşam saat 20.00’de Pir Sultan Abdal tiyatro oyunu oynanacaktı; fakat öğle saatlerinde olaylar başladı. Cuma namazından çıkan saldırganlar sloganlar eşliğinde Valilik binasına doğru yürümeye başladı. Ardından Kültür Merkezi’ne yöneldiler. Kültür Merkezi’nde yüzlerce insan saat 14.00’te başlayacak Arif Sağ dinletisi için beklemekteydi. Saldırı başladı. Kültür Merkezi ve bahçesine dikilen Ozanlar Anıtı taşlarla tahrip edildi. Etkinlik için orada bulunan birçok insan da yaralandı. O esnada Kültür Merkezi’nde olan Yeşim ve Huriye saldırıya tanıklık etmişlerdi. Daha güvenli olacağı varsayımıyla Madımak Oteli’ne geçtiler. Otel kısa bir süre sonra sayıları on binleri bulan saldırganlar tarafından kuşatıldı. Akşam saatlerinde de ateşe verildi.